Dört bir yanı farklı aynı zamanda farklı mevsimleri yaşayan ve farklı bitki örtüsüne sahip olan Türkiye’deki doğal anıtların nerelerde ve hangilerin olduğunu bir çok insan merak ediyor. Doğal anıtlar, en çok bilinenleri ile Pamukkale Travertenleri ve rüya şehri Kapadokya’daki Peri bacaları başta olmak üzere turizme büyük bir katkı sağlıyor. Seyahat edenlerin ve dünyanın her yerini gezmek isteyenler ve doğayı doya doya tatmak isteyenler için olmazsa olmazlardandır.
Doğal Anıt Nedir ve Nasıl Oluşur ?
Bazı durumlarda gerçekten filmlerde gördüğümüz masal zannettiğimiz güzelliklerden bile daha güzel oluşan Doğal anıtlar, tamamen tabiat ananın kendi kendine doğa faaliyetleri ve coğrafi konumundan etkilenerek oluştuğu insanlar tarafından güzel sayılan yerlerdir.
Türkiye’deki En Güzel 10 Doğal Anıt
84 ilden ve 7 bölgeden oluşan ülkemizin farklı şehirlerinde ve farklı bölgelerinde milyonlarca yılda oluşan altın değerinde doğal anıtlar bulunmaktadır. Türkiye’deki doğal anıtları gezmek ve görmek isteyenler için oluşturduğumuz bu listede en popülerlerinden başlayarak sıralamak yerine daha çok insanların bilmediği fakat farkında olmasını istediğimiz doğal anıtları’da listeye katmayı uygun gördük. Tabii ki doğal anıtlar sadece insanların keşfettikleri ile sınırlı değiller. Aynı zamanda kendiniz’de tabiat anada gezerken ilginç bir mağara keşfettiğinizi düşünürsek o mağarayı diğer insanlarda güzel bulduğunda o bir doğal anıt olabilir.
1. Bir Kapadokya Rüyası: Peri Bacaları
İç Anadolu bölgesinin popüler doğal anıtları arasında belkide ilk sıradadır. Nevşehir’in Kapadokya bölgesinde milyonlarca yıl erozyon faaliyetleri ile taşların aşınması sonucunda rüya gibi birşey ortaya çıkmış ve adına’da masallarda yazan Peri Bacaları konulmuştur. Jeolojik olarak üç aşama ile oluşan bu baca şeklindeki doğal anıt sadece bir doğal faaliyet değil birden fazla etkileşim ve doğal manipülasyon ile ortaya çıktığı için dünya tarafından çok daha fazla değerli görülmektedir.
2. Kırklareli’nin Harikası: Dupnisa Mağarası
İçerisine girdiğinizde kendinizi bir dağ tırmanışçısı zannediyorsunuz. Mağaranın içinde gerçekten çok egzotik bir ortam bulunmaktadır. İnsanın tüylerini ürperten loş bir turuncu ışığı ile mağaranın derinliklerine yürürken kendinizi gizemli bir yolda keşfe çıkmış gibi hissedeceksiniz. Kırklareli’de bulunan bu mağara içerisindeki damla sarkıtlar dolayısıyla ve ışığın burada turuncu kırılması ile gerçek anlamda bir görsel şölendir. Girişi ücretli olsa’da çok düşük bir ücret ödüyorsunuz ve Kırklareli’ye yolu düşenler kesinlikle tecrübe etmeli.
3. Antalya’nın Güzelliğine Güzellik Katan Mağara: Cüceler Mağarası
Osmanlı imparatorluğu zamanından beri bu mağara sıkça kullanılıyormuş. Antalya’ya gelen tüccar çobanlar burada geçici süreli olarak hayvanlarını saklamak için Cüceler Mağarasına getiriyorlarmış. Mağaraya girmeden önce sırtınızı mağaraya vererek o güzel manzarasına bakın ve ondan sonra girin. Hem tarihi hemde görsel şöleni ile dünyanın dört bir tarafından insanları kendisine çeken doğal anıt, Antalya’da bulunmaktadır.
4. Erciyes Dağı
Kayseri’nin Erciyes ilçesinde ve Türkiye’nin ikinci büyük ve meşhur dağı olan Erciyes Dağı’da karlarla kaplı ufku ile doğal anıtlar arasına katılabilir. Milattan önceki antik Roma döneminden beri Erciyes dağı yamaçlarında kurulan şehirlerin haddi hesabı yoktur. Hatta geçmişten beri fark edile gelen bu doğal anıtın önceden volkanik dağ patlamaları yapıp yapmadığı’da bir tartışma konusudur.
5. Cennet ve Cehennem Obrukları
Mersin’de bulunan Cennet ve Cehennem Obrukları muazzam bir doğal anıttır. İnsanlar bu bölgeyi dini bir bölge olarak ilan etmişler ve adına dini bir çok şey yazmışlardır. Özellikle Yunan mitolojisinde çok önemli bir yeri olan Cennet ve Cehennem obrukları Mersin’in turizme katılması açısından büyük bir fayda sağlıyor. Cennet obruğu 135 metreye kadar uzanan derinliği ile gelinebilecek son raddesine gelindiğinde bir akarsunun olduğunu hissedebiliyorsunuz. Bu akarsu mağaranın duvarın arkasında ve görünemeyecek kadar içinde olduğu için sadece sesi geliyor ve bu yüzden Cennet obruğu denmiş. Hatta Hristiyanlar için önem arz eden bir din adamının yattığı bir kilise dahi buraya yüzyıllar önce inşa edilmiştir.
6. Pamukkale Travertenleri
Denizli’nin saf beyaz köşkü Pamukkale Travertenleri kendi jeolojik alanında çok farklı bir doğal anıttır. Eğer nasıl oluştuklarını merak ediyorsanız Pamukkale Travertenleri Nasıl Oluşmuştur ? adlı makalemize göz atmanızda fayda var. Antik Roma zamanında kutsal bir yer olarak kabul edilen travertenler Denizli’nin yegane doğa harikasıdır.
7. Bir Kapadokya Klasiği: Vanadokya
Van’da bulunması sebebiyle şehrin ismiyle ve Kapadokya ile bu şekilde bağdaşlaşarak Vanadokya ismini almıştır. İç Anadolu’daki jeolojik erozyon gibi Van’daki bu topraklarda’da doğa kendi kendine milyonlarca yıllık emek ile Vanadokya’yı oluşturmuş.
8. Yedigöller
Doğa harikaları demişken mükemmel derecedeki ormanı ve ormanın içinde tabiat anada oluşmuş olan yedigöller’i katmazsak olmazdı. Bolu’daki nadir güzelliklerden olan Yedigöller ormanının içine girdiğinizde ışığın kırılması ile fotoğraf çekmek için çok uygun bir ortam oluşuyor. Uzun uzadıya giden orman ağaçlarının arasında aileniz ile birlikte bir çardağa oturup yemekler eşliğinde sohbet edebilirsiniz.
9. Şeffaf Bir Su Birikintisi: Salda Gölü
Dünyanın en şeffaf ve temiz görünümlü gölleri ve denizleri arasında yer edinmiş Salda Gölü’de kesinlikle doğal anıtlar arasında sayılmalıdır. Beyaza çalan kumu ile suyunun renk uyumu sanki oraya bilerek konulmuş gibi durmaktadır. Salda Gölüne girdiğinizde en derine kadar dalsanız dahi suyun yüzeyinden rahatlıkla görünüyorsunuz. Aynı zamanda buraya kamp yapmak ve bu doğal anıtların içinde doğayı gerçek anlamda hissetmek için gelebilirsiniz.
10. Yerköprü Şelalesi
Yeşil bitki örtüsünün arasında sanki bir merdivenden iniyormuş gibi his veren Yerköprü Şelalesi Konya’nın nadide doğal anıtlarından birisidir. 20 Metre yükseklikten akan suları ile karşısında durup seyretme arzusunu aşılayan bir manzaraya sahip.