1. Boğaziçi Üniversitesi
Dünyanın birçok önemli kurum ve kuruluşlarında kariyer yapmış olan kişileri, yüz kırk sekiz yıldır mezun etmeyi başaran “Boğaziçi Üniversitesi”, Türkiye’nin kazanması ve bitirmesi en zor yükseköğrenim kurumlarından biridir.
Dört ve altı yıl eğitim veren lisans programlarında; Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi, Eğitim Bilimleri, İlköğretim, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi, Yabancı Diller Eğitimi, Batı Dilleri ve Edebiyatları, Çeviribilim, Felsefe, Fizik, Kimya, Matematik, Moleküler Biyoloji ve Genetik, Psikoloji, Sosyoloji, Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, Türkçe Dersleri Koordinatörlüğü, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat, İşletme, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği, Elektrik – Elektronik Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Kimya Mühendisliği, Makina Mühendisliği eğitimi almak mümkündür. Ayrıca iki yıl ila dört yıl eğitim veren Ön Lisans programlarında ise Turizm İşletmeciliği, Uluslararası Ticaret, Yönetim Bilişim Sistemleri, İleri İngilizce, İngilizce Hazırlık, Modern Diller Birimi branşlarında eğitim alınmaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi Tarihçesi
Kuruluşu 1863 senesine isabet eden Boğaziçi Üniversitesi’nin ilk adımları, Doktor Cyrus Hamlin ve Christopher Rheinlander Robert tarafından atılmıştır. Söz konusu bu ilk adım; Amerika Birleşik Devletleri Coğrafi sınırları dışında kurulan ilk Amerikan Koleji vasfındaki Robert Koleji’nin yaptırılmasıdır.
Robert Koleji’nin kurucusu sayılabilecek iki kafadardan Doktor Cyrus Hamlin Amerika Birleşik Devletleri’nden edindiği kaynaklarla söz konusu okulu kurarken, Christopher Rheinlander Robert ise bu işteki en büyük maddi kaynak sağlayıcısı olma görevini üstlenmiştir.
Okulun eğitim – öğretime başlaması ardından kurulan yönetim kurulu; Robert Koleji’nde eğitim görecek öğrenciler arasında dil, din, ırk, cinsiyet, mezhep, düşünce ayrımı yapılmamasına karar vermiştir. Alınan bir diğer karar ise, herhangi bir siyasal akıma yakın ya da uzak olunmama kararıdır. Robert Koleji o yıllardan beri İngilizce eğitim vermektedir.
Robert Koleji’nin Hamlin Hall isimi verilmiş olan ilk binasının inşa edilmesi takvimler 1871 senesini gösterirken bitirilmiştir. Şu anki Boğaziçi Üniversitesi’nin “Güney Kampüs” kısmını oluşturan lokasyondaki bütün yapılar, Birinci Dünya Savaşı yapılmadan evvel yapılmıştır. Bu yapıların inşaatında kullanılan ana malzeme, Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs’te bulunan taş ocağından elde edilmiş mavi kireçtaşıdır.
Sene 1930 olduğunda, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’de yaşanan ciddi ekonomik kriz; Robert Koleji’ni de derinden sarsmıştır. Bu sebepten mütevellit, takvimler 1960 yılını gösterirken Güney Kampüs yükseköğrenime tahsis edilmiş, ortaöğrenim kısmı Arnavutköy dolaylarındaki Amerikan Kız Koleji ile birleşip karma bir eğitim kurumuna dönüştürülmüştür.
1971 yılının 10 Eylül’ünde ise yüz on sekiz dönüm arazi üzerine kurulu olan Güney Kampüs; Türk Hükümeti’ne devredilerek resmen “Boğaziçi Üniversitesi” unvanını almıştır. Böylece ortalama bir asırdır Robert Koleji egemenliğinde olan kampüs, yeni bir üniversiteye devredilmiştir.
Kurulan üniversitenin ilk rektörü ise, Robert Koleji mezunlarından Profesör Doktor Abdullah Kuran isimli kişidir. 1971 ve 1979 yılları arasında sekiz yıl rektörlük görevini sürdüren Profesör Doktor Abdullah Kuran, makamını Profesör Doktor Semih Tezcan’a devretmiştir. 1979 ve 1981 seneleri arasında Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğü görevini üstlenen Profesör Doktor Semih Tezcan’dan sonraki rektör ise Profesör Doktor Ergün Toğrol’dur.
1992 senesinde Boğaziçi Üniversitesi’nin yeni rektörü olan Profesör Doktor Üstün Ergüder, 2000 yılına kadar bu makamda hizmet etmiştir. Yirmi birinci yüzyılda seçilen ilk rektör ise Profesör Doktor Sabih Tansal’dır. Profesör Doktor Sabih Tansal; 2004 yılına kadar sürdürdüğü görevini, Profesör Doktor Ayşe Soysal’a devretmiştir. 2008 yılında görev süresi dolan Profesör Doktor Ayşe Soysal’dan sonra seçilen Profesör Doktor Kadri Özçaldıran ise hala Boğaziçi Üniversitesi’nde rektörlük görevini sürdürmektedir.
2. Süleyman Şah Üniversitesi
Süleyman Şah Üniversitesi “Sistem Eğitim ve Kültür Vakfı” tarafından takvimler 2010 yılını işaret ederken kurulan “Süleyman Şah Üniversitesi”; İstanbul ili Kartal İlçesi’nde bulunan yerleşkesinde İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi olmak üzere üç Farklı Egitim Vermektedir.
3. Okan Üniversitesi
Okan Üniversitesi “Okan Kültür, Eğitim ve Spor Vakfı” iştiraki ile resmi olarak 1999 yılında kurulmuş olan “Okan Üniversitesi”; takvimler 2003 yılına işaret ederken ilk öğrencilerini kabul etmiştir. 2006 – 2007 akademik eğitimi henüz başlamadan; İstanbul İli, Tuzla İlçesi’ndeki “Akfırat” kampüsüne taşınmıştır.
4. İstanbul Ticaret Üniversitesi
İstanbul Ticaret Üniversitesi İstanbul Ticaret Odası Eğitim ve Sosyal Hizmetler Vakfı tarafından tarihler 2001 yılına işaret ederken kurulmuş olan “İstanbul Ticaret Üniversitesi”, adından da anlayabileceğiniz gibi ticaret ve bilimi aynı platform üzerinde buluşturmak için teşkil edilmiştir.
5. Maltepe Üniversitesi
Maltepe Üniversitesi “Maltepe Üniversitesi; “İstanbul Marmara Eğitim Vakfı” ( İMEV ) tarafından 1997 senesinde kurulmuştur. Marmara Eğitim Kurumları’nın uzantısı olan vakıf, 1991 yılından bu yana "Anaokulundan Üniversiteye Kesintisiz Eğitim" görüşünü benimsemesine rağmen; birçok vakıf üniversitesinden çok sonra akademik faaliyetine devam etmektedir.
6. Kadir Has Üniversitesi
Merkezi İstanbul’da bulunan ve kısa adı “HASVAK” olan “Kadir Has Vakfı” girişimi ile kurulmuş olan “Kadir Has Üniversitesi”; 1992 yılında kurulmuş olmasına rağmen, akademik faaliyetlerine takvimler 1999 yılını işaret ederken başladı.
1998 senesinde İstanbul’un dışında sayılabilecek olan Silivri ilçesi Selimpaşa semtinde kampüs inşa edilmeye başlanırken, bugün ana kampüs olarak kullanılan ve eski Tekel ( sigara ve içki üretimi yapan kurum ) fabrikası olan Cibali Kampüsü ( şimdiki adı ile Kadir Has Kampüsü ) 1999 yılında restore edilmeye başladı. 2000 – 2001 akademik yılında ise Bahçelievler semtindeki kampüsü bünyesine dahil eden “Kadir Has Üniversitesi”; bu yıldan itibaren üç yerleşkede birden yükseköğrenim faaliyeti göstermeye başladı.
“Kadir Has Üniversitesi” günümüzde; kırk bin metrekare alanda hizmet veren Cibali Kampüsü, yirmi bin metrekare alanda yükseköğrenim faaliyeti sürdüren Selimpaşa Kampüsü ve İngilizce Hazırlık Okulu olarak kullanılan Bahçelievler Kampüsü ile İstanbul’un en gelişmiş şehir üniversiteleri arasındadır.
Altı fakülte, biri lisans eğitimi veren üç yüksek okul, lisans üstü eğitim imkanı sağlayan iki enstitü ile onlarca yükseköğrenim müfredatını talebelerine sunan “Kadir Has Üniversitesi”; birçok uluslararası kurum ve kuruluş tarafından akredite edilmiştir.
7. Koç Üniversitesi
“Vehbi Koç Vakfı” iştiraki ile tarihler 1993 senesini işaret ederken kurulmuş olan “Koç Üniversitesi”, kurulduğu yıldan 2000 senesine kadar İstanbul İli, Sarıyer İlçesi’nde bulunan İstinye’de hizmet vermiştir. 2000 senesinde ise İstanbul Avrupa Yakası’nda Karadeniz’e ve İstanbul Boğazı’na kıyısı olan tek yerleşim birimi “Rumeli Feneri Köyü” yolu üzerindeki kampüsünde yükseköğrenim faaliyetlerini sürdürmeye devam etmiştir. Üç bin dokuz yüz kırk beş öğrencisi ve üç yüz altmış dört akademik personeli ile eğitim hayatını sürdüren “Koç Üniversitesi”, herhangi bir maddi kazanç amacı taşımayan bir vakıf üniversitesi statüsündedir.
Koç Üniversitesi; üniversiteyi kuran vakfa adını veren merhum Vehbi Koç’un; “Sermaye bulunur, makine alınır, teknoloji transfer edilir; fakat iyi eğitilmiş insan gücü yoksa netice almak zordur…” söylemine uygun vasıfta öğrenim vermektedir. Ayrıca 1993 – 1994 akademik yılının ilk dersi de, merhum Vehbi Koç tarafından verilmiştir.
On sekiz senelik akademik hayatında ülkenin alanında en başarılı olmuş kişilerini yetiştiren “Koç Üniversitesi”; yirmi üç yüksek lisans, on üç doktora ve yirmi iki lisans programı ile Türk yükseköğrenimine hizmet etmeye devam eden kurumda, ön lisans programı bulunmamaktadır.
“Koç Üniversitesi” birçok uluslararası ve ulusal kurum tarafından akredite edilmiş bir yükseköğrenim kurumudur.
8. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
İnsanlar yetenekleri ile mi doğar, yoksa sonradan mı yetenek sahibi olur bilinmez ama Türkiye’de güzel sanatlar alanında eğitim almak isteyen herkesin gönlünde “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi” yatar. Girmesi “zor”, bitirmesi “daha zor” olan üniversitenin tüm mezunları; ya alanında lider kurumlarda en tepe yerlerdedir, ya da bütün dünyaya ismini duyuran sanatçılardan biridir.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarihçesi
Takvimler 1882 yılını işaret ederken dönemin ünlü şahsiyeti Osman Hamdi Bey tarafından “Sanayi-i Nefise Mektebi” ismi ile vücuda getirilen “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi”; 1883 yılında yirmi öğrenci ve sekiz akademik personel ile eğitim – öğretime başlamıştır. Kurulduğu dönemde eğitim veren öğretim görevlileri; alanında önemli Müslüman ve Gayrimüslim kişilerden oluşmakta idi.
Cumhuriyetin ilanından beş yıl sonra ( 1928 ) Güzel Sanatlar Akademisi unvanına kavuşan “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi”; ülkemizde “akademi” adına sahip olan ilk yükseköğrenim kurumu olarak tarihe geçti. 1969 senesinde çıkartılan bir kanun ile de bilimsel özerkliğini elde eden “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi”, 1981 yılında “üniversite” hüviyetine kavuştu.
Günümüzde üç fakülte, bir konservatuar, bir meslek yüksekokulu ve iki enstitü ile eğitim – öğretime devam etmektedir.
9. Sabancı Üniversitesi
“Hacı Ömer Sabancı Vakfı” tarafından resmen 1996 senesinde kurulmuş olan “Sabancı Üniversitesi”; ilk öğrencilerini tarih 1999 – 2000 akademik yılını işaret ederken kabul etmiştir. Üç yüz elli sekiz öğretim üyesi ile üç bin beş yüz elli dokuz lisans ve lisansüstü öğrencisine akademik öğrenim imkanı tanıyan Sabancı Üniversitesi; bir milyon yüz doksan bin yedi yüz beş metre kare alanda faaliyet göstermektedir.
Sabancı Üniversitesi’nde yükseköğrenim görmek isteyen öğrencilerin, üniversiteye girişte herhangi bir lisans programı seçebilme durumu söz konusu değildir. Zira Türkiye’de liberal bilimler tarzında yükseköğrenim olanağı tanıyan tek kurum olan Sabancı Üniversitesi; öğrencilerine ilk iki seneden sonra bir program çerçevesinde eğitim alma şansı vermektedir.
Sabancı Üniversitesi; İstanbul – İzmit sınırında bulunan ve küçük bir şehri andıran kampüsü ile hizmet vermektedir.
10. Yeditepe Üniversitesi
“İstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı” ( İSTEK Vakfı ) tarafından 1996 yılında kurulan “Yeditepe Üniversitesi”; eski siyasetçi Bedrettin Dalan önderliğinde vücuda getirilmiştir.
Yeditepe Üniversitesi’nin temel yerleşim planı “26 Ağustos Yerleşimi ” ismi ile adlandırılmıştır. Diş Hekimliği Fakültesi haricinde bulunan bütün lisans ve yüksek lisans derecesindeki öğrenim programları 2000 – 2001 Akademik yılından bu yana 26 Ağustos Yerleşiminde faaliyet göstermektedir. Diş Hekimliği Fakültesi ve Uygulamalı Hastanesi İstanbul İli Kadıköy İlçesi Göztepe semtinde bulunan meşhur Bağdat Caddesi’nde bulunmaktadır.
Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ise Kadıköy İlçesi sınırları dahilinde kalan E-5 kodlu karayolunun üzerinde Bostancı semtinde 2005-2006 Akademik yılından beri hizmetlerine devam etmektedir.
Yeditepe Üniversitesi; 26 Ağustos Yerleşkesi konum itibarı ile İstanbul Anadolu yakasındaki Kayışdağı’nın eteklerinde bulunmaktadır. Kendine has mimarisi tarzı eşliğinde yüz yirmi beş bin metrekarelik bir alanda konumlandırılmıştır. Kapısından içeri girenleri kelimenin tam anlamı ile büyüleyen 26 Ağustos Yerleşkesinin mimari konsepti, Bedrettin Dalan tarafından tayin edilmiştir. Selçuklu dönemi mimari tarzı etkisi altında inşa edilen 26 Ağustos Yerleşkesi’nin dört bir yanında; kadın ve erkeği temsil eden çift başlı kartal figürü vardır.
Yeditepe Üniversitesi; lisans derecesindeki programlarını 2008 – 2009 akademik yılından beri on iki fakülte, bir Yabancı Diller Yüksekokulu, bir Meslek Yüksekokulu’nda toplamda altmış değişik programla sürdürmektedir.
11. Yıldız Teknik Üniversitesi
Takvimler 1911 yılını işaret ederken; Osmanlıca kondüktör, Türkçe tekniker anlamına gelen meslek gurubunu yetiştirmek amacı ile kurulmuştur. 1911 yılının 22 Ağustos’unda, “Kondüktör Mekteb-i Alisi” adı ile ilk öğrencilerini kabul eden kurum; 1922 senesine kadar bu görevi icra etmiştir. Öğrenim gören öğrenciler, Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan “Ecol de Conducteur” isimli okulun müfredatına göre yetiştirilmişlerdir. Dönemin Bayındırlık Bakanlığı bünyesinde denetlenmiş ve bütçe ayrılmıştır.
Tarih 1922 senesine geldiğinde ise, “Kondüktör Mekteb-i Alisi” adı ile hizmet veren kurum artık “Nafia Fen Mektebi” olarak anılmaktadır. 1937 senesine kadar bu isimle öğrenim imkanı veren kurum; söz konusu dönemde üç yıllık bir eğitim sonunda mezun vermektedir.
1936 yılında çıkarılan bir yasa ile “Nafia Fen Mektebi” kapatılmış ve 1937 senesinde yerine “İstanbul Teknik Okulu” isimli okul kurulmuştur. Yine tekniker yetiştirmeye devam eden kuruma, dört yıl eğitim veren mühendislik bölümleri de eklenmiştir. Yıldız Sarayı’nın müştemilat bölümünden tahsis edilen binalarda eğitim – öğretim faaliyetleri sürdürülmüştür. Bu dönem içinde birçok bölüm kapatılmış ve yerine çağın gereksinimlerine uygun müfredat ile eğitim veren bölümler açılmıştır. 1950’li yıllarda ise mühendislik bölümünü bitiren kişiler, bir yıl daha okuyup “yüksek mühendis” olmaya hak kazanmıştır.
Takvimler 1969 senesini işaret ederken, yüksek yetkilere sahip öğretim ve araştırma müessesesi kimliğine bürünen kurum; 1971 yılında kapatılmış ve mühendislik eğitimi veren birimleri “İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi” isimli okula aktarılmıştır.
1982 ve 1992 yılları arasındaki on senelik dönemde “Yıldız Üniversitesi” olarak tekrar eğitim – öğretim veren kurum, 1992 yılında “Yıldız Teknik Üniversitesi” adı ile hizmet vermeye başlamıştır.
Hali hazırda dokuz fakülte, birçok ön lisans programı ve enstitü ile on yedi binden fazla öğrenci yetiştirmektedir.
12. Marmara Üniversitesi
Osmanlı Toprakları üzerinde kurulmuş olan Marmara Üniversitesi, takvimler 1883 yılını işaret ederken “Hamidiye Ticaret Mekteb-i Alisi” ismi ile eğitim – öğretim vermeye başlamıştır. Üniversitenin ilk binası, Cağaloğlu semtinden bulunan İstanbul Kız Lisesi’nin arka kısmında bulunan bir meskun mahaldir. 1887 senesinde ise, ilk mezunları olan on üç öğrenciye diploma vermiştir. 1889 senesinde bağlı olduğu Nezaret’i ( bakanlık ) değiştirilen kurum, 1893 senesinde tekrar kapatılmıştır.
Kapanışının ardından dört sene geçtikten sonraya denk gelen 1897 yılında bir daha kapanmamak üzere açılmış ve günümüze kadar kesintisiz olarak mezun vermeye devam etmiştir.
1959 senesinde İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi adı altında faaliyetlerine devam eden kurum, 1982 yılında nihai tüzel kişilik adı olan Marmara Üniversitesi olarak tescil edilmiştir.
Osmanlı döneminde kurulan ve defalarca kapatılan bir üniversite olmaması, yirminci yüzyılın son çeyreğinde kurulmuş olmasına bağlanır.
Adının tescil edildiği 1982 yılında eğitim verdiği alanların sayısını günümüze kadar arttırma başarısı gösteren üniversitelerden biridir. Toplamda yüz otuz altı adet lisans ve ön lisans programında elli bir bin öğrenci akademik eğitim görmektedir.
Kentin birçok yerine yayılmış olan kampüsleri ile en dağınık alanda öğrenim imkanı veren üniversite olarak nitelendirilebilir.
13. Galatasaray Üniversitesi
Beşiktaş İlçesi’nden Ortaköy istikametine, sahildar cadde olan Çırağan Caddesi üzerinden gittiğinizde; sağ tarafınızda devasa bir okul görürsünüz. Galatasaray Kulübü’nün amblemini taşıyan bu yapı Galatasaray Üniversitesi’dir.
İletişim, İktisadi ve İdari Birimler, Fen Edebiyat, Hukuk gibi fakülte ve birçok enstitüsü ile hizmet veren bu kurum. Oldukça köklü bir geçmişe sahiptir.
Bugünkü Galatasaray Mektepleri, dönemin Osmanlı Padişahı İkinci Bayezid eli ile; “Galata Sarayı” isimli bir Enderun Mektebi olarak inşa edilmiştir. Bu mektep, günümüzde İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Galatasaray Lisesi binasında hizmet vermekte idi. Okuldan mezun olan öğrenciler, devletin farklı kurumlarında memur statüsü alarak görev yapabilme şansına sahipti. Belli bir seviyenin üstünde olan öğrenciler; orta derecede eğitim veren Enderun Mekteplerine müteakip, Yüksek Enderun Mektebi olan Galata Sarayı’na yönlendiriliyordu. Çağın gereksinimlerine uygun eğitim veren Galata Sarayı, yatılı eğitim veren mekteplerdendi. Bu mektebe “saray” denmesindeki mana ise, devletin önemli kademelerine memur gönderen bir okul olmasından kaynaklanmaktaydı.
Tarih 1838 yılını işaret ederken, o güne kadar hizmet veren bina yıkılıp yeniden yapılmıştır. “Tıbbiye-i Şahane” olarak hizmet vermeye başlayan ve Fransız dilinde eğitim veren mektep; tıp alanında devlete hizmet eden üst düzey memurlar ile kadın ebeler yetiştirmeye başlamıştır. Batı bilimini sağlık alanında uygulayan ilk okul bu mekteptir.
Takvimler 1868 senesinde iken, Galata Sarayı’nın adı “Mekteb-i Sultani” olarak değiştirilmiştir. Fransız dilinde öğretim hizmeti veren bu okul; “Tıbbiye-i Şahane” mezunu Keçecizade Fuat Paşa ve Ali Paşa’nın girişimleri ile kurulmuştur.
1874 senesinde ise dönemin hükümdarı Sultan Abdülaziz emriyle “Mekteb-i Aliye-i Sultaniye” çatısında bir araya getirilen okulun bünyesine; “Galatasaray Mülkiye Mühendisliği Mektebi”, “Galatasaray Edebi Mektebi”, “Galatasaray Hukuk Mektebi” isimli üç farklı eğitim kurumu daha dahil edilmiştir. Yeni açılan bu mekteplerin müfredatları ve akademik işleyiş yapısı, “Sorbonne Üniversitesi” model alınarak oluşturulmuştur. Hukuki alanda eğitim veren “Galatasaray Hukuk Mektebi”, batıdaki Hukuk Okullarından farksız olarak eğitim – öğretim vermiştir.
1877 senesinde “Darülfünun-u Sultaniye” olarak adı değiştirilen “Mekteb-i Aliye-yi Sultaniye”; devlete hizmet eden yüksek kademedeki memurların kendilerini geliştirmesi amaçlı programlara da yer vermiştir.
Cumhuriyetin ilanına müteakiben, “Galatasaray Lisesi” unvanı ile çalışmalarına devam etmiştir. Artık ortaöğretim seviyesinde hizmet veren bu okul; 1992 yılında “Galatasaray Eğitim ve Öğretim Kurumu” ismi ile kurulan bir kurumun bünyesine dahil olmuştur.
Galatasaray Eğitim ve Öğretim Kurumu
14 Nisan 1992 tarihinde mutabakata varılan bir sözleşme dahilinde, “Galatasaray Eğitim Vakfı” tarafından faaliyete sokulan “Galatasaray Eğitim ve Öğretim Kurumu”, 1994 senesine kadar bu isimle hizmetlerine devam etmiştir. 1994’te oluşturulan özel üniversitelerin kurulmasına izin veren kanun ile birlikte, bugünkü binasında “Galatasaray Üniversitesi” olarak hizmet vermeye başlamıştır.
14. İstanbul Teknik Üniversitesi
Türkiye’de yükseköğrenimini teknik bilimler alanında almak isteyen öğrencilerin çok büyük bir kısmının hayalini İstanbul Teknik Üniversitesi süsler.
Altı enstitü ve on üç fakülte ile yükseköğrenim hizmeti veren İstanbul Teknik Üniversitesi, toplamda dört ana kampüsten meydana gelir. Yirmi beş bini aşkın öğrencinin öğrenin gördüğü üniversitede, iki bin iki yüz öğretim görevlisi derslere girmektedir. Öğretim görevlisi kadrosunda dört yüz otuz profesör bulunmaktadır.
Öğrenim görülen lisans programlarının hepsi IMO, NAAB, EUA, ABET gibi kurumlar tarafından akredite edilmiştir. Öğrenim dili İngilizce olan İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yedi gün, yirmi dört saat hizmet veren zengin bir kütüphane bulunmaktadır.
Lisans diploması veren ve dört ila altı yıl arası öğrenim süresi olan; İnşaat Mühendisliği, Geomatik Mühendisliği, Çevre Mühendisliği, Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği, Gemi ve Deniz Teknolojisi Mühendisliği, Mimarlık, Şehir ve Bölge Planlama, Endüstri Ürünleri Tasarımı, İç Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Matematik Mühendisliği, Fizik Mühendisliği, Kimya, Moleküler Biyoloji ve Genetik, İnsan ve Toplum Bilimleri, Makina Mühendisliği, İmalat Mühendisliği, İşletme Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği, Elektrik Mühendisliği, Kontrol Mühendisliği, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği, Uçak Mühendisliği, Uzay Mühendisliği, Meteoroloji Mühendisliği, Maden Mühendisliği, Jeoloji Mühendisliği, Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği, Jeofizik Mühendisliği, Cevher Hazırlama Mühendisliği, Gemi Makinaları İşletme Mühendisliği, Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği, Kimya Mühendisliği, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği, Gıda Mühendisliği, Tekstil Mühendisliği, Moda Tasarımı, Tekstil Geliştirme ve Pazarlama, Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinin yanı sıra; enstitü ve konservatuarları ile de öğretim yaşantısına devam etmektedir.
İstanbul Teknik Üniversitesi Tarihi
Osmanlı Padişahı Sultan Üçüncü Mustafa’nın hüküm sürdüğü tarihlere kadar dayanan köklü bir geçmişe sahip İstanbul Teknik Üniversitesi; Batı’nın normlarına uygun mühendis yetiştiren ve takvimler 1773 yılını işaret ederken “İmparatorluk Deniz Mühendishanesi” (Mühendishane-i Bahr-i Hümayun ) ismi ile Macar asıllı Baron de Tott tarafından kurulmuştur. Haliç Tersanesi bünyesinde hizmet veren bu okul; deniz haritaları çizen ve gemi inşaatı projesi çıkaran uzmanları yetiştirmekle mükellefti.
Kesin olmamakla birlikte, Cezayirli Seyyid Hasan Hoca isimli şahıs bu okulun ilk “baş hoca” unvanını alan kişidir. Cezayirli Seyyid Hasan Hoca’nın birden fazla lisana hakimiyetinden ve gemi mühendisliği alanında eğitim almış olması zannedilmektedir. Cezayirli Seyyid Hasan Hoca’nın okul kütüphanesine birçok kitap kazandırdığı da iddialar arasındadır. Okulun kurucusu olan ve Devleti Aliye’ye büyük hizmetleri geçen Baron de Tott’ta bu kurumda derslere girmiştir.
Dönemin hükümdarı Üçüncü Selim tarafından bu okula ehemmiyet verilmekte idi. Zira birçok eğitim gereci alınması emri veren ve okula ait matbaa yaptıran Üçüncü Selim; Topkapı Sarayı’nda bulunan kütüphaneden birçok kitabı da bu okula yollamıştır.
Tarih 1847 senesini gösterirken, okul müfredatına eklenen mimarlık dersleri ile Osmanlı’nın seçkin Mimarları yetiştirilmeye başlandı. 1909 senesinden itibaren ise, o güne dek orduya personel yetiştiren kurum, tamamen sivil mühendis ve mimarları mezun etmeye başladı
Cumhuriyetin ilan edilmesi ardından mevcut müfredatlar yenilendi ve demiryolu, inşaat, yol ve mimarlık alanlarında eğitim vermeye devam etti. Bu yıllarda okulun adı “Mühendis Mekteb-i Alisi” olarak anılıyordu.
1940’lı yıllarda uluslararası bir eğitim kadrosuna sahip olan okul, Türkiye’de ve dünyada alanında önemli bir konuma geldi. 1944 yılında ise “İstanbul Teknik Üniversitesi” olarak isim değiştirdi.
Günümüzde birçok teknik konuda eğitim veren kurum, dünyadaki en önemli mühendis yetştirici kurumlarından biridir.
15. İstanbul Üniversitesi
İstanbul Üniversitesi
Yirmi fakülte, dokuz yüksekokul ve on altı enstitü ile hizmet veren İstanbul Üniversitesi; on binlerce öğrencinin akademik eğitim aldığı bir yükseköğrenim kurumudur. Dünyanın birçok eğitim kurumu tarafından akredite edilen bölümleri ile yaşadığımız ülkede ve dünyada tanınmış birçok simayı mezun etmiştir.
İstanbul Üniversitesi Tarihçesi
İstanbul Üniversitesi’nin kuruluşunun, 1321 yılına kadar dayandığı Alman asıllı tarihçi Richard Honig tarafından iddia edilmektedir. İstanbul Üniversitesi’nin merkez kampüsünün inşa edildiği tepede konumlanmış olan, eski Roma okullarını andıran ve birçok fakülte binasından meydana gelen kurum; İstanbul şehrindeki akademik eğitimin başlangıç noktası olarak adlandırılabilir.
Türk tarih uzmanlarının bu konudaki görüşü ise, İstanbul Üniversitesi’nin temelinin 1453 yılındaki İstanbul’un fethine dayandığı yönündedir. Zira İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinden hemen bir gün sonra Zeyrek ve Ayasofya’da yapılan bilim istişareleri, Osmanlı Bilim Hayatı’nın başlangıcı olarak nitelendirilir. Bu toplantıdan sonra eğitim ve bilimin önemine münhasıran, çeşitli külliyelerin kurulmasına karar verilmiştir. Alanında lider kimi araştırmacılar tarafından “Fatih Külliyesi” olarak inşa edilen yerin, İstanbul Üniversitesi’nin ilk hayat bulduğu mekan olduğu vurgulanmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin geçirdiği süreçler, eğitim hayatını direkt olarak etkilemiştir. Zira yükselme dönemindeki padişahlar zamanında medreseler görkemini korurken, gerileme ve duraklama devirlerinde ise bilim ve irfanı reddeden bir hal almışlardır.
Ardından bir devrin kapılarını açan Islahat Fermanı ve Tanzimat Fermanı; sayesinde ilme giden kapılarda açılmış ve takvimler 1846 senesini işaret ederken “Darülfünun” kurulmuştur. Nitelikli eğitim veren ve ilme önem gösteren yükseköğrenim kurumları bu sayede açılabilmiştir. “Darülfünun” müessesinde 31 Aralık 1863 yılında anlatılan fizik dersi, İstanbul Üniversitesi’nin ikinci kez hayat bulması olarak değerlendirilmektedir. Lakin beklenen öğrenci kapasitesine ulaşamayan eğitim kurumu, bir müddet sonra kapanmak zorunda kalmıştır.
1870 senesinin Şubat Ayının 20’sinde ise “Darülfünun-u Osmani” isimi ile tekrar açılan İstanbul Üniversitesi; birçok imkansızlık ve siyasi nedenlerden ötürü 1872 yılında bir kez daha kapatılmak zorunda kalmıştır.
Tarih 1 Eylül 1900 senesini gösterdiğinde, dönemin hükümdarı Sultan İkinci Abdülhamit, İstanbul Üniversitesine tekrar can vermek istemiştir. Bu isteğini Darülfünun-u Şahane isimli kurumu kurarak göstermiştir. Lakin hiçbir bilimsel araştırmanın yapılmasına izin vermeyen bu yükseköğrenim kurumu, adına yakışır bir hizmet verememiştir.
Fakat 20 Nisan 1912 senesinde verilen bir karar neticesinde; ilahiyat, tıp, edebiyat, fen, hukuk eğitimi veren “İstanbul Darülfünunu” isimli eğitim kurumu açılmış ve 1919 senesinde de bilimsel araştırmaların yapılması için özerk hale getirilmiştir.
1925 senesinde ise “İstanbul Darülfünunu” isimli kuruma; Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından özerklik tanınmış ve tüm medreseler üniversiteye dönüştürülmüştür. Bu üniversiteye hatırı sayılır miktarda bir ödenek ayrılmasına da yine aynı sene karar verilmiştir. Ayrıca yabancı uyruklu öğretim üyeleri de, ders vermeleri amaçlı davet edilmişlerdir.
Ardından bazı sebeplerden dolayı bir kez daha kapatılan “İstanbul Darülfünunu”; Cumhuriyet’in ilanının onuncu yılında yapılan görkemli bir törenle İstanbul Üniversitesi adı ile tekrar açıldı. 1933 senesine tekabül eden bu tarihteki tek resmi üniversite “İstanbul Üniversitesi” idi.
O tarihten bu yana birçok kez değişen yükseköğrenim kanunları nedeni ile sadece yetki düzeyi ve yönetim tarzı değişen İstanbul Üniversitesi, bir daha kapanmadan günümüze kadar gelmiştir.