Belçika’nın başkenti Brüksel, Avrupa’nın tarihi geçmişini yansıtan müze şehirlerden bir tanesidir. Mimarisi, meydanları ve aktiviteleriyle ziyaretçilerine eşsiz bir Avrupa tecrübesi sunan Brüksel’de, şehrin merkezi kabul edilen Grand-Place, ilk olarak görülmesi gereken dev meydandır. Bu meydana bakan belediye binası ile birlikte meydanı çevreleyen Gotik ve Barok tarzındaki binalar, olağanüstü bir atmosfer oluşturmaktadır. Bu atmosferi korumak amacıyla olsa gerek, meydan 1998 yılından beri Unesco’nun Dünya Mirası listesinde korunmakta.
Atomium, Brüksel’de 1958 yılında düzenlenen fuar için yapılmış, sıra dışı mimarisiyle mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisi. Çelik toplardan oluşan 102 metre yüksekliğindeki anıt bina, hem dış görüntüsü hem de içiyle ilgi görüyor.
Manneken Pis, küçük boyutları bazen hayal kırıklığı yaratsa da, şehrin en çok bilinen öğelerinden birisi. Birçok hikâye ve rivayete konu olan heykel, 61 cm uzunluğunda ve bir havuza çiş yapan bir çocuğu canlandırıyor. Hem hikâyesini öğrenmek hem de yerinde görmek isteyenler için, bu heykel de Grand-Place’de bulunuyor.
Atomium’un ayaklarında yer alan Mini Europe, Avrupa’nın belli başlı bina ve mekanlarının canlandırıldığı maketlerden oluşan bir animasyon parkı. Burada kısa süren bir geziyle Avrupa’ya dair birçok ünlü yeri gezmek ve keyifli bir tur atmak mümkün.
Geçmiş Esintilerini Sevenler İçin Müze Şöleni
Müze gezmeyi sevenlerin Brüksel’de sıkılmayacağını söyleyebiliriz. Hem şehir ve ülke tarihini konu alan hem de spesifik konularda düzenlenmiş, devlet veya özel girişimlerce işletilen çok sayıda müze Brüksel’de ziyaretçilerini bekliyor. Brüksel Kraliyet Sarayı, Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Kraliyet Silah ve Askeri Tarih Müzesi, Müzik Enstrümanları Müzesi, Choco-Story Çikolata müzesi, Belçika Karikatür Müzesi, Saint Hubert Kraliyet Galerisi, Şehir Müzesi, Horta Müzesi, Borsa Binası ve daha birçok müze, Brüksel ve Belçika hakkında bilgi edinmeye fırsat tanıyor.
Mont des Arts, 1910 yılında geçici olarak düzenlenen bir bahçe iken, gördüğü ilgi sonrası kalıcı bir park haline getirilmiş. Bugün Brüksel fotoğraflarının çoğunda bu eşsiz bahçedeki çiçekleri görebilirsiniz. Cinquantenaire Parkı da yine ilgi gören bahçe formundaki mekânlardan birisidir.
Autoworld, otomotiv meraklıları için, diğer müzelerden ayrı olarak belirtilmesi gereken bir mekân. 1886 yılından itibaren üretilmiş olan birçok aracın sergilendiği mekân, otomobil meraklılarını büyülemek için bekliyor.