Iicmizden Eiffel’e tırmanmak diğer kısmı ise Musee d’Orsay’ı gezmekle geçti.
Eiffel’ın 3 tane seviyesi var. Arzu ederseniz ilk ikisini yürüyerek yahut asansörle çıkabiliyorsunuz. 3. seviye için sadece asansörü kullanmak zorundasınız. Biz ucuz olsun diye -klasik- yürümeyi tercih etmiştik. Sadece tırmanma kısmı için yaklaşık 800 merdiven çıktığımızı hatırlıyorum ve inanır mısınız ben topuklu ayakkabıyla gerçekleştirdim bütün bu etkinlikleri. Yukarı çıktığınızda Paris’in büyük bir kısmını görebiliyorsunuz, fakat binaların renkleri birbirine çok benzediği için neresi ne seçmek çok zor. Burası malum turistlerin en uğrak yeri ve çok popi olduğu için içerideki restoran ve mağazalardaki ürünlerin fiyatları normal yerlere göre biraz daha tuzlu.
Eiffel’le ilgili söyleyecek çok bir şey yok zaten gidince elbet göreceksiniz. Dolayısıyla şimdi Musee d’Orsay’a geçiyorum.
Paris’te gezmeniz gereken klasik müzeler Louvre ve Orsay. Herikisine de girişte yaptırabilirseniz rezervasyon yaptırmanızı öneriyorum. Aksi takdirde sezona bağlı olarak girişte bekleme süreniz artabiliyor.
DİKKAT! Her ayın ilk pazar günü Paris’te müzeler bedava. Kim olursanız olun;ister turist ister yerli herkese bedava. Biz bu yüzden Orsay ve Louvre biletlerinin fiyatlarına bakıp ayın ilk pazarı olan 4 Ocak günü Louvre’a gitmeye karar vermiştik.
Orsay’ için sıra beklerken sabahleyin yaptığımız sandviçi ve bir büfeden bedavaya aldığımız sıcak suyla evden getirdiğimiz poşet çayı tükettik.
İçeri girdiğinize yahut girmeden önce sizlere müzenin giriş biletlerini belirten uyarılar çıkıyor. Uyarılardan biri; eğer 27 yaş altı ve avrupada okuyorsanız girişler ücretsiz şeklindeydi. Biz bilet kesim yerine gittiğimizde bilet kesen hanımefendi bize bilet almadan geçmemiz gerektiğini söyledi. Biz de giriş yerine doğru yönlendik. Girerken ben İngilterede bir okulda okuyor olduğum için kartımı gösterip geçtim. Arkadaşım ise İngiltere öğrenci vizesini gösterdi fakat kendisi 27 yaşında olduğu için girişte sorun oldu. Kapıdaki çocuk görevliyi çağırıp ona sorunda yine giremezsiniz cevabını alınca biz iki yandan bastırmaya başladık.
“Ama girişten bize geçebileceğimizi söylediler”
“Lütfen uzaktan geliyoruz, öğrenciyiz bugün son günümüz.”
“Eğer giremezsem gitmek zorundayım, verecek param yok”
diye yalvara yakara görevli kadını ikna ettik ve sonunda ikimiz de bedava içeri girdik. Yaklaşık 13’er Euro tasarruf etmiş olduk ki tl’ye vurunca bu yaklaşık 50 lira gibi bir şey.
Orsay gerçekten müze gezmeyi, özellikle yağlı boya eserleri görmeyi sevenler için güzel bir müze. Van Gogh’tan Osman Hamdi Bey’e, Renoir’den Manet’ye, Monet’ye hatta Rodin heykellerine kadar çok çeşitli eserler var.
Müzeyi bir günde tamamen gezmek zaten epey zor, biz son dakikalarına kadar kaldık, yine de gezemediğimiz yerler vardı epeyce. Çıkmadan önce kartpostal satın almanızı tavsiye ediyorum. Gittiğiniz yerlerden ve sevdiğiniz sanatçılardan hatıra saklamak epey keyifli oluyor. seneler sonra açıp baktığınızda o anları tekrar hatırlıyorsunuz. Hem diğer hediyelere göre epey ekonomik.
DİKKAT! d’Orsay da fotoğraf çekmek yasak. Müzeyi gezerken sürekli siyah giyinmiş kadın-erkek görevliler göreceksiniz her bir yanda. O kişiler fotoğraf çekmeye çalışan insanları uyarmak için oradalar. Aklınızda bulunsun.