Uzun zamandır gitmek istediğimiz, fotoğraflarını her gördüğümüzde iç geçirdiğimiz Cinque Terre ’yi nihayet ziyaret etme fırsatı bulduk. Bir hafta sonu boyunca doya doya her köşesini gezdiğimiz bu birbirinden güzel beş köyün manzarasına, küçük küçük birbirinden sevimli sokaklarına, havasına ve bol deniz ürünlü restoranlarının hepsine hayran kaldık. Umarız, bu yazıyı okuduktan sonra siz de ilk fırsatta bu manzaraları canlı canlı görmek isteyeceksiniz.
Öncelikle kısaca Cinque Terre ’den bahsedelim:
Eğer daha önce duymadıysanız, Cinque Terre; Roma, Floransa gibi, İtalya’da mutlaka görülmesi, karış karış gezilmesi gereken yerlerden biri bizce. Her şeyden önce haritada direkt böyle bir şey ile karşılaşmanız zor çünkü yanyana, beş İtalyan balıkçı köyünden oluşan kıyı şeridinin adı “Cinque Terre” (yani beş toprak) olarak adlandırılıyor. Bu balıkçı kasabalarının isimlerini kuzeyden güneye doğru: Monterosso al Mare, Vernazza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore şeklinde sıralayabiliriz.
ULAŞIM
Milano Centrale Tren İstasyonunda başlayan yolculuğumuz üç buçuk saat sonrasında Genova durağını da geçtikten sonra La Spezia ile son buldu. La Spezia, Cinque Terre’ye ulaşmak için ana durak olarak anlandırılabilir. Buradan alacağınız bilet ile bu birbirinden harika beş kasaba arasında, gün içerisinde istediğiniz kadar trenle yolculuk yapabilirsiniz. Biz iki günümüzü burada geçireceğimiz için Cinque Terre Point’ten iki günlük Cinque Terre Card aldık. (İki günlük bilet fiyatı kişi başı 30 Euro.)
Ayrıca, Levanto–Cinque Terre–La Spezia arası sınırsız ulaşım, trenlerde Wifi internet bağlantısı, (Corniglia için geçerli olan) istasyondan köy meydanına çıkan shuttle’lar ve istasyonda bulunan tuvaletlerin ücretsiz kullanımı da bu ulaşım kartına dahil. Bilet, 0-4 yaş arası çocuklar için ücretsiz ve 4-12 yaş arası içinse indirimli, üstelik ailece gidecekseniz indirim de mevcut.
Dilerseniz ulaşımı, yürüyerek ya da deniz ulaşımıyla da yapabilirsiniz. Eğer trekking yapmayı tercih ederseniz eğlenceli olabilir ama tüm köyler arasında malesef yürüyüş yolu bulunmamakta.
Bizim tavsiyemiz tren bileti almanızdan yana olacaktır 👍🏻. Unutmadan, biletinizi kullanmadan önce bulunduğunuz istasyonda makineye okutmayı unutmayın. Trenlerde sık sık kontrol yapılıyor. Biletiniz olsa bile okutmamış olmanız kontrol esnasında ceza yazılması için malesef geçerli bir sebep.
Eğer tekne seçeneğini düşünecek olursanız, onların bilgisini de bulabilirsiniz. Bir küçük bilgi daha, botlar ne yazık ki Corniglia kasabasına uğramıyor.
Monterosso al Mare
Biz kasabaları gezmeye, La Spezia’ya en uzak olan Monterosso al Mare’den başladık. Tren istasyonundan çıkar çıkmaz denize paralel uzanan yolda bulacaksınız kendinizi. Eğer mevsim yaz değilse, burada yapılabilcek en güzel şey sahilde uzun uzun yürümek ☺️. Biz yürüyüşümüz esnasında her adımda karşılaştığımız manzaranın tadını çıkardık, bol bol fotoğrafladık. Tepede bulunan San Francesco Kilise’sine (Capuchin Friars Monastery) ulaşmak için uzun bir yol tırmanmamız gerekti ama her zaman olduğu gibi kilisenin içinin güzelliği ve manzara kesinlikle buna değerdi 👌🏻.
Vernazza
Monterosso’dan sonra, hemen yanında bulunan ve trenle buraya birkaç dakika uzaklıkta olan diğer köye yani Vernazza’ya geçiyoruz. Burada, trenden iner inmez pastel renkli ve hepsi birbirinden sevimli evlerin arasında sevimli bir sokak karşılıyor bizi. Ne yazık ki buraya vardıktan kısa bir süre sonra yağmura yakalandığımız için sahile yakın yerde bulunan kilisede yağmurun dinmesini beklemek durumunda kaldık 🙈.
Manarola
Yine iner inmez bir sokakla karşılaştığımız köyde yolu takip ederek deniz kıyısına ulaştık. Ve tabi ki bitmedi… Uzun bir tırmanışın ardından tepeye ulaştık. Biraz yorucu olduğu bir gerçek ama varılan nokta “Nessun Dorma” ise, bir bruschetta tabağı eşliğinde birer Aperol size tüm yorgunluğunuzu unutturabilir 👍🏻.
Riomaggiore
Konaklamak için belki küçük ama deniz manzarası eşliğinde lezzetli bir öğle yemeği yemek için mükemmel bir tercih olabilir. Biz Il Pescato Cucinato’yu tercih ederek, kocaman ve göz doyuran bir kızartma külahıyla yemek öncesi “küçük 🙈” bir atıştırmalık ısmarladık kendimize.
Vadi boyunca uzanan ana caddesi, sahilde uzanan küçük limanı ve evlerin arasında bulunan daracık basamaklarla ulaşabileceğiniz kilisesi ise burada görülmeye değer yerler.
Corniglia
Bu köy, sahile erişimi diğer köylere kıyasla daha zor olduğu için tamamen tepede kurulmuş. Bu nedenle 5 köy arasında en az turistik olan, biraz “üvey evlat” gibi kalmış olan tek köy.
Köyün daracık sokakları arasında gezinmenin ve yer yer manzara teraslarının tadını çıkarmak yine mümkün tabii. Fakat biz bir çılgınlık yaparak trenden indikten sonra köyün tepesine çıkabilmek için dolmuş yerine yürümeyi tercih ettik. Tabii ki bu size tavsiye ettiğimiz anlamına asla gelmez, hatta kesinlikle yapılmaması gereken aktiviteler arasında yer alıyor bizce 🙈. Özellikle havanın sıcak olduğu günlerde zorlayıcı olduğu gibi epey de yorucu oluyor, bizden söylemesi 😌.
Köyler için genel bir yorum yapacak olursak, biz havanın soğuk olduğu bir haftasonu gitmiştik ve gezimizi iki güne bölmüştük. Ama siz bütün köylerde uzun uzun zaman geçirmeyi tercih etmezseniz 1 gün ayırmak da yeterli olabilir. Çünkü anlattığımız güzel manzaralar, küçük yürüş patikaları, sokaklarda bulunan seramikçiler haricinde yapılabilecek çok fazla aktivite bulunmuyor. Yapılacak en güzel şey ise denizin mükemmel renginin ve tertemiz dağ havasının tadını çıkarmak! 👌🏻
Ufak Şekilde Notlar
Bizim gittiğimiz zaman havanın çok da sıcak olmadığı bir bahar günüydü, yani sahilde güneşlenmek, denize girmek gibi planlarımız yoktu. Eğer sıcak bir günde gidecekseniz, gitmeden öncesinde yaptığımız araştırmalar doğrultusunda, Guvano adındaki gizli plaja gitmenizi tavsiye edebiliriz. Genellikle yerel halkın tercih ettiği bu plaja ulaşmak için tren istasyonunun üstünde bulunan merdivenleri kullanabilirsiniz.
Peki “Gezi Hariç Yeme/İçme işleri Nasıl ?” Derseniz
Tatlı Bir Başlangıç: Giammi Coffee ‘da Kahvaltı
İtalya için tam bir turist kahvaltısı sayılabilecek, ama özellikle gezdiğimiz ve günün ilk saatlerinde tuzlu bir şeyler tüketme ihtiyacımız olduğu zamanlar kruvasandan uzak durarak, Türk damak lezzetine daha yakın bir kahvaltı olabilecek, kurtarıcı olan Tostu tercih ediyoruz 👍🏻😇. Ama tatlıya da her zaman ihtiyacımız var, daha çook yürümemiz gerekiyor diyerek tostların arkasından bir de Cannolo siparişi veriyoruz 😅. Her tatlı hem de tuzlunun yanında güzel gidebilecek, sabahın sakinliğine uygun, yumuşacık birer cappucino da bizlere kahvaltıda eşlik ediyor.
Sakin Bir Akşam Yemeği: Trattoria Sala Interna
Menünün fotoğrafını çekmeyi unuttuğumuz için ne yazık ki siparişlerimizin isimlerini veremeden anlatacağız.
Öncelikle, böyle güzel, bu bölgeye özel ev yemeklerinin ve özellikle deniz ürünlerinin harika yapıldığı bir bölgedeyken “Neden balık yemeyelim 🤔?” dedik ve soluğu Trattoria Sala Interna’da aldık. (Açıkça söylemek gerekirse, fotoğraflarına bakıp hayal kurduğumuz restoranlara rezervasyon yapmayı unuttuk ve her şey spontane gelişti 🙈, ama hiç pişman olmadık. Yine olsa yine yapmayız, buraya rezervasyonlu geliriz 👍🏻)
Mekandan bahsedecek olursak, içeri girer girmez sanki evinizin yemek odasına girmişçesine samimi ve doğal… Bir aile işletmesi olduğunu düşündüğümüz mekanda gelenleri karşılayan, siparişleri getiren ve kasada hesap öderken karşılaştığımız kişi hep aynı, inanılmaz sevimli bir mekan sahibesi ☺️.
Hemen hemen gittiğimiz her restoranda olduğu gibi kendi ev yapımı şaraplarını ve şaraba eşlik edecek, başlangıç olarak peynir ve et tabağı sipariş ettik. Ortası reçel ve soslarla renklendirilmiş peynir tabağımızda 3 çeşit peynir, bir adet peynirli sufle ve birkaç tane de sebzeli hamur parçası bulunuyordu. Et tabağı iyi seçilmiş, prosciutto cotto ve spekten oluşuyordu. Lezzetlerinin hala damağımızda kaldığı bu güzel et tabağı yemek öncesi gerçekten iyi bir altlık oldu. Biz her iki tabağı da çok beğendik, epey de acıkmış olduğumuz için yemek öncesinde güzel bir başlangıç oldu.
Ev yapımı şarap ise tam anlamıyla kusursuzdu, yarım litrelik sipariş etmiştik ve son damlasına kadar hüplettik 👌🏻.
Gelelim ana yemeklere: ton balığı ve ızgara levrek. İsimlerini böyle söyleyince çok basit gibi dursalar da her ikisinin de lezzeti unutulacak gibi değildi, hayatımızda yediğimiz en güzel balık yemekleri diyebiliriz kendileri için. Ton balığı, karamelize edilmiş ve harika lezzetli soğan eşliğinde ve yine inanılmaz lezzete sahip bir sosla servis edildi. Tam kıvamında pişirilmiş olan bu mükemmel balık, hiç suyunu kaybetmeden, dış kısmı mühürlenerek pişirilmişti ve adeta ağızda lokum gibi dağılıyordu. Izgara levrek ise ızgara sebzeler eşliğinde servis edildi. Derisinde pullar tam anlamıyla temizlenmediği için içerisinde suyunu/lezzetini epey korumuş haldeydi. Ağızda lif lif dağılan yapısının yanı sıra o suyunun bıraktığı aroma unutulmazlarımız arasına girdi.
Biz mekanın ev sahipliğinden, misafirperverliğinden ve yemeklerin lezzetinden memnun kalarak buradan ayrıldık. Eğer La Spezia’da yemek yiyecek yer arıyorsanız, bu civarda önerilen ve pek çok yüksek puanlı mekana rağmen gönül rahatlığıyla burayı tercih edebilirsiniz.