Karlarla kaplı dağlarla çevrili yemyeşil çimenler, çimenlerde özgürce dolaşan koyunlar, inekler, dik çatılı ve sardunyalarla süslü ahşap evler, İsviçre denince akla gelen ilk manzaralar. Bu çimenlerde koşan Heidi’yi de düşünebiliriz tabii. Ama günümüzde İsviçre denince, yüksek yaşam standartlarıyla stressiz bir yaşam sürülen, doğal güzelliklerin halen korunduğu, refah seviyesi en yüksek ve doğal olarak en pahalı ülkelerden birini düşünüyoruz. Tam olarak da öyle aslında.
Avrupa’nın kalbi diyebileceğimiz bir konumda bulunan İsviçre, Alpler sayesinde oldukça dağlık bir ülke. Bern, Zürih, Cenevre, Luzern ve Lozan gibi önemli şehirleri de bu dağlık alan arasında yer alan platolara kurulmuş. Yüzölçümü ufak olmasına rağmen, ülkede bölgelerine göre Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanşca konuşuluyor. Orman, nehir ve göllerle kaplı bir coğrafyaya sahip ülkede, Nisan – Eylül ayları arası ılıman, diğer aylar ise bol yağışlı geçiyor.
İsviçre’nin para birimi İsviçre Frankı (CHF), Euro ile yakın bir değerde. Ancak ülkenin genel olarak çok pahalı olduğunu yeniden hatırlatmak lazım. Zengin ve kararlı bir ekonomiye sahip olan İsviçre, 80 bin dolarlık kişi başı geliriyle ABD, Japonya ve büyük Avrupa ülkelerinin oldukça üstünde yer alıyor.
400 bin nüfusla en büyük şehir Zürih
Ülkenin en kalabalık şehri olan Zürih, İsviçre’nin ekonomik ve kültürel başkenti konumunda. Evet, en büyük şehir ve nüfusu sadece 400 bin civarında. Ülkenin toplam nüfusunun 8 milyon seviyesinde olduğu düşünülürse insana daha normal geliyor.
Zürih Gölü kenarında kurulmuş olan şehir, sakin yapısı ve sessizliğiyle dikkat çekiyor. Tren garından başlayıp göle kadar devam eden Bahnhofstrasse, ufak alışveriş merkezlerinin, mağazaların lüks markaların bulunduğu bir cadde.
Şehri ikiye bölen Limmat nehrinin diğer tarafında ise kafe ve restoranların bulunduğu ufak sokak ve caddeler bulunuyor. Zürih konaklama ve yeme içme konusunda oldukça fazla alternatif sunuyor. Ancak genel olarak pahalı bir şehir olduğunu unutmamak lazım.
Şehirde görülecek başlıca yapılar olarak Grossmunster ve Fraumunster Kiliselerini sayabiliriz. Lindenhof Parkı, şehri ve Zürih Gölünü izleyebileceğiniz sakin bir park. Buradan şehirdeki tüm tarihi binalar da rahatlıkla görülebiliyor.
Başkent Bern
İsviçre’nin başkenti olan Bern, nüfus olarak da dördüncü büyük şehri. Başkent olmasından ötürü birçok idari binanın da bulunduğu Bern, bir başkentten çok açık hava müzesini andırıyor. İsviçre Federal Sarayı, Bern Katedrali, Şehir Tiyatrosu ve Saat Kulesi şehirde görülecek yerler arasında.
Şehrin simgesi olan ayıların yaşadığı park da hemen girişte, Nydegg Köprüsü altında bulunuyor. Parkta olabildiğince doğal bir ortam yaratılmaya çalışılmış, ayıların yüzebilecekleri bir kanal, bolca ağaç ve oyuk bulunuyor. Ayı figürlerini ve heykellerini şehrin farklı noktalarında, örneğin tramvay elektrik hatları üzerinde, çeşmelerde, banklarda görmek mümkün. Köprüden başlayan ve Saat Kulesi’ne kadar devam eden Kramgasse, kafelerin ve restoranların, ayrıca ufak mağazaların bulunduğu turistik bir cadde.
Bir orta çağ şehri Luzern
Yaşlı nüfus, gerçekten de İsviçre’nin bize göre en önemli problemlerinden biri. Zaten çok kalabalık olmayan caddelerde, sokaklarda, kafelerde göreceğiniz insanlar genelde orta yaş üzeri.
Dört Kanton Gölü kenarında kurulu Luzern, bu durumu az da olsa bozan şehirlerden. Üniversiteler nedeniyle gençlerin bir parça daha yoğun olduğu Luzern, orta çağdan kalma yapıların korunduğu güzel bir şehir.
Ahşap ve üzeri örtülü Chapelle Köprüsü, rahip meclisi binası, Güzel Sanatlar Müzesi, Ulaştırma Müzesi ve Glaciers Bahçesi şehirdeki ilgi çekici mekanlardan.
Doğayla iç içe bir şehir yaşamı
Küçük bir ülke olan İsviçre’de, şehirlerin dışında yol üstünde yer alan köyler ve ufak yerleşim alanlarının hepsi şık evlerle, bahçelerle dolu. Ülkenin hemen hemen hiçbir yerinde göze batan bir yapı yok. Seyahat ederken ormanların içinden geçiyor, çiftliklerde dolaşan inek ve koyunları görüyor, meralarda atları izliyor, gölleri ve nehirleri seyrederek yol alıyorsunuz.
İsviçre’ye gitmişken eşsiz güzellikteki köyleri dolaşmadan olmaz. Gruyer köyü, meşhur gravyer peynirinin ev sahibi. Köyü görünce, “İsviçre köyleri de böyle oluyormuş” demeden kendinizi alamıyorsunuz. Tertemiz sokakları, şık binaları, geniş meydanlarıyla tipik bir İsviçre köyü olan Gruyer’de Alien karakterlerinin yaratıcısı HR Giger’e ithafen bir müze de bulunuyor. Peynir üretim tesislerinden alışveriş yapmak ve köyü dolaştıktan sonra HR Giger Müzesi ile yanındaki kafede dinlenmek oldukça keyifli.
Başta da söylediğimiz gibi, İsviçre denince ilk akla gelen şey zirveleri her zaman karla kaplı olan Alpler oluyor. Alpler sıradağlarının birçok zirvesi İsviçre sınırları içinde yer alıyor. Bunlardan biri de özellikle lüks kaplıca otelleri ve şık restoranlarıyla ünlü olan Rigi. Teleferikle 50 CHF gibi ufak bir meblağla ulaşılabilen Rigi’de, yürüme parkurlarını takip ederek eşsiz manzaralar yakalayabiliyorsunuz. Dolaşırken, teleferik için ödediğiniz ücreti unutursanız, oldukça keyifli ve güzel bir gün yaşayabilirsiniz. 1.800 metre yükseklikte, bulutların üstünden Alplerin karla kaplı zirvelerini izlemek gerçekten eşsiz bir deneyim.
Peynir, şarap ve tabii ki çikolata cenneti
İsviçre, peynir ağırlıklı bir mutfağa sahip. Fondü, raklet veya rösti gibi bazı yemekler ülke genelinde kullanılsa da, her bölgenin ve yörenin kendine özgü farklı türleri bulunuyor. Bizim favorimiz olan fondü, özel bir peynirle hazırlanıyor ve yine özel bir ekmek ile yeniyor. İtalyan veya Fransız Kantonlarından gelen şarapla birlikte mutlaka denenmeli. Ayrıca tabii ki İsviçre’nin bir çikolata cenneti olduğunu da unutmamak gerek.
Alışveriş konusunda fazla tatmin edici olmayan İsviçre, zaten pahalı olan lüks markaları iyice yanına yaklaşılmaz hale getiriyor. Ancak saat, mücevher, outdoor giyim ve ekipmanı konusunda İsviçre’nin öne çıktığını söylemek mümkün.
Biraz da eğlence…
İsviçre’de eğlence hayatının merkezi Zürih. Niederdorf bölgesi eğlence mekanlarının yoğunlaştığı, gece hayatının kalbinin attığı bir bölge. Kalbinin attığı dedikse de bu kalp gece saat 2-3 gibi teklemeye başlıyor. Ama yine de eğlenmek ve güzel vakit geçirmek için mekanlar bulmak mümkün. Herşeyde olduğu gibi, şehirde eğlenmenin de maliyeti biraz yüksek…
Doğal güzellikleri ve zenginliğiyle herkesi büyüleyebilecek bir ülke olan İsviçre, seyahatinizin her anında refah seviyesini ve standartlarının yüksekliğini hissettiriyor. İsviçre genel olarak pahalı ve biraz fazla sakin olması dışında, kesinlikle keyif alınacak bir seyahat alternatifi olarak değerlendirilebilir.