Hırvatistan’ın başkenti ve en kalabalık şehri olan Zagreb, Adriyatik kıyısındaki Dubrovnik veya Split gibi popüler olmasa da, tarihi dokusu ve Avrupa’nın en yeşil alanı bol başkentleri arasında olmasıyla öne çıkıyor. Genelde bahar aylarında turistik geziler için daha elverişli olmasına rağmen biz Zagreb gezimizi 2013 yeni yıl arifesinde yapıp yeni yıla Zagreb’de girdik hatta çok da iyi zaman geçirdik.
Gronji Grad (yukarı şehir) ve Donji Grad (aşağı şehir) diye ikiye ayrılan Zagreb, bir başkent olmasına rağmen ufak bir şehir ve hayat oldukça düzenli işliyor. Yaya olarak bütün şehri dolaşmak mümkün, özellikle konaklayacağınız yeri de şehir merkezinde seçecek olursanız görülecek tüm yerlere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Toplu taşımayı tercih edecekseniz de tramvay en iyi seçenek. Biz yine Belgrad’da yaptığımız gibi Zagreb’de de, merkez tren garı olan Glavni Kolodvor’un tam karşısında bulunan Hotel Central’da konaklayıp her yere yürüyerek rahatça ulaştık. Tren garı ile şehrin merkezi diyebileceğimiz Jelacic Meydanı arasında yer alan Park Kralja Tomislava sizi karşılayan ilk yeşil alan oluyor şehirde. Yılbaşı dönemi olduğu için bir de Noel Pazarı’na ev sahipliği yapıyordu tıpkı şehirdeki hemen hemen her meydanda olduğu gibi. Denk gelmiş olanlar bilir bu irili ufaklı cıvıl cıvıl Noel Pazarları sıcak şarap ve yerel lezzetleri denemek için en iyi yerlerdir. Şehri dolaşırken biz de bu mekanlara uğrayıp farklı lezzetler deneyip, ev yapımı sıcak şaraplarla ve rakija adını verdikleri yerel bir içki ile ısındık. İsim olarak rakıya benzese de tat olarak daha sert olan bu içkinin en meşhuru ise ballı olanıymış.
Adını Ban Josip Jelacic’ten alan Jelacic Meydanı şehrin önemli caddelerinin kesiştiği ve halkın tüm kutlamaları gerçekleştirdiği bir toplanma alanı görevi görüyor. Meydanın orta yerinde bulunan at üstündeki Ban Jelacic’in heykeli ilk olarak 1866 yılında açılmış. 1947 yılında politik nedenlerle bir depoya kaldırılan heykel Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte yapılan referandum sonrası 1990 yılında yeniden eski yerine dönmüş. Yılbaşı kutlamalarının yapıldığı bu meydanda şehrin ünlü kahve ve pasta çeşitlerini tadabileceğiniz şık nostaljik kafeler de var.
Meydanın hemen arkasında Zagreb Katedrali bulunuyor. 12 yy’da inşa edilen gotik tarzdaki bu katedral heybetli yapısıyla hemen göze çarpıyor. Özellikle Noel zamanı gidecek olursanız katedral içinde ve çevresindeki çeşitli etkinliklere rastlamak mümkün.
Katedral çevresindeki trafiğe kapalı caddelerde birçok kafe, restoran ve hediyelik eşya satın alabileceğiniz ufak dükkanlar bulunuyor. Tarihi dokunun tamamen korunduğu bu bölge günün her saati kalabalık. Müşterilerin yoğun olarak Hırvat gençlerden oluştuğu bu mekanlarda kahve molası verebilir ya da lezzetli Hırvat biralarından tadabilirsiniz.
Şehri yürüyerek keşfetmeyi seviyorsanız, bu dar sokaklarda dolaşarak şehrin biraz daha yukarısına tırmanabilirsiniz. St. Mark Meydanı’na ulaştığınızda burada sizi çatısında renkli Hırvat arması işlenmiş olan St. Mark Kilisesi karşılıyor olacak. Zagreb’in en önemli simge yapılarından olan bu rengarenk kilise gerçekten görülmeye değer.
St. Mark Meydanı’na yakın bir mesafede yer alan Museum of Broken Relationships de (Biten Aşklar Müzesi) görülmesi gereken ilginç yerler arasında. İlişkilerini sonlandırmış çiftlerin ilişkilerine dair bağışladıkları objeler bu müzede sergileniyor. Hayata dair bir kırgınlığınız ya da yeni bitmiş bir ilişkiniz var ise siz de bu müzeye bağışta bulunabilirsiniz.
Şehrin gezilecek diğer yerleri arasında Maksimir Park ve Dolac Pazarı da geliyor. Dolac Pazarı, ev yapımı peynir, şarap ve bazı taze yerel yiyecekler satın alabileceğiniz, kalabalık bir pazar. Ancak şehrin çoğu mekanı gibi burası da hafta içi saat 16:00, Cumartesi günü ise öğle saatlerinde kapanıyor.
Hamur işi ve et yoğunluklu olan Hırvat mutfağının en bilindik lezzetleri arasında cevapi yani bizim bildiğimiz köfte ve burek (börek) yer alıyor. Yeme içme bakımından oldukça ucuz olan Zagreb’de aç kalmak nerdeyse imkansız. Şehri gezerken alıp elinizde yiyebileceğiniz kızarmış patates bizim en çok talep ettiğimiz yemek olmuştu.
Maksimir Park ise içinde göletlerin ve hayvanat bahçesinin bulunduğu güzel bir şehir parkı. Özellikle hayvanat bahçesi, hayvan dostlarımızın serbestçe dolaşıyor olmaları ve tür zenginliği açısından bizim dikkatimizi çeken bir yer olmuştu. 2013 yılında 6-7 TL’ye denk gelen bir ücret ödeyip ziyaret edilen hayvanat bahçesinde neredeyse bütün günü sıkılmadan geçirmek mümkün. Hayvanat bahçesinde “Homo Sapiens” türünün sergilendiği bir alan da mevcut 🙂
Alışveriş bakımından çok fazla verimli bir şehir olmasa da Ilıca ve Nama caddeleri de şehrin diğer önemli alışveriş caddelerinden.
Biraz ilginç olacak ama, biz özellikle çok süslü olduğunu duyduğumuz Mirogoj mezarlığını da ziyaret etmiştik. Oldukça büyük ve düzenli bu mezarlıktaki mermer işçilikleri, mezarlardaki süsler ve bırakılan hediyeler gerçekten ilgi çekici. Mezarlara bırakılan çiçeklerin canlılığından anlaşıldığı üzere mezarlığın sürekli ziyaret ediliyor olması gerçekten insanı duygulandırıyor.
Şehrin eğlence hayatına gelecek olursak, şehirde eğlence alternatifleri de çok. Caz barlardan, gece kulüplerine, casinolardan, publara kadar her zevke hitap eden Zagreb’te tüm bu alternatifleri bir arada bulabileceğiniz yer ise Tkalciceva sokağı. Biz Noel ve yılbaşı döneminde gittiğimiz için şehrin her köşesi zaten festival havasındaydı. Ama tabii esas eğlence yılbaşı gecesi tüm halkın toplandığı Jelacic Meydanı’ndaydı.
Balkan ülkeleri arasında nispeten daha sakin, daha düzenli ve neredeyse en yeşili olan Zagreb, yılbaşı tatiliniz için farklı bir alternatif olabilir.