Notifications
Clear all

Beypazarı Müzelerinin Listesi

1 Posts
1 Users
0 Reactions
254 Views
(@hasanm)
Posts: 203
Member
Topic starter
 

Küçük bir yer olmasına rağmen altı tane müze barındıran ilçede, sergilenecek farklı özellikte eserler ve etkinlikler oldukça çok sayıda. İlçenin müzelik değer taşıyan tarihine, bu tarihi dönem dönem ayırarak sergileyen müzelerde yolculuk yapabiliyoruz. Yöre sanatına ve geleneklerine dair çeşitli örnekleri görebileceğimiz, kültürel mirasın uygulamalı olarak yaşatıldığı müzeler de bulunmakta. Müzelerin her biri müze gezere Beypazarı’nı daha yakından tanıma olanağı sunuyor.

 

Kent Tarihi Müzesi

Tarihsel dönemlere göre ayrılmış farklı kısımlarda sergilenen eserler ve buluntuları barındıran müze binası 1928 yılında Rüstempaşa Okulu olarak inşa edilmiştir. Belediye tarafından tarihi değerlerin sergilendiği bir müze olarak düzenlendiği 2008 yılından bu yana ziyaretçilerini ağırlamaktadır. İki katlı olan ve ilk katı dört farklı kısma ayrılmış müzede gerçek anlamda çok iyi bir düzenleme yapılmış. Profesyonel bir anlayış ve uygulamayla karşılaştığımız bu yerde Beypazarı’nın eski çağlardan bugüne kadar olan tarihini gözlemleyebiliyoruz. Tarihi dönemlere ait eserler ve belgeler; maketler ve ekranlarda gösterilen sunumlarla desteklenmiş. Eski Çağlarda Beypazarı, Selçuklu’da Beypazarı, Tanzimat ve Beypazarı, Cumhuriyet ve Beypazarı adları altında sınıflandırılmış sergi odalarında dönemlere ait detaylı bilgiler bulunuyor. Ayrıca müzede araştırmalar için önemli bir arşiv de mevcut.

Eski Çağlarda Beypazarı Sergi Salonu
Bu bölüm, Beypazarı’nın eski çağlardaki halini gözünüzde canlandıracak bilgilerle ve buluntularla dolu. Eski dönemlere ait madenler ve fosillerin yanı sıra balmumundan bir heykel de bulunmakta. Bu heykel, M.S. 6. yüzyılda Beypazarı’nda yaşamış Hıristiyan din adamı St. Theodor’un inzivaya çekilmiş görüntüsünü yansıtan balmumu heykeli. Kalıntılar ve belgelerle detaylı bilgi içeren bu bölümü etkileyici heykel tamamlıyor.

Selçuklu’da Beypazarı Sergi Salonu
Bu bölümde Selçuklu dönemindeki Beypazarı tarihine ait bilgiler içeren belgeler, fotoğraflar sergilenmekte ve sunumlar izlenebilmekte. Fatih Sultan Mehmet’e hocalık yaptığı bilinen ve bir süre Beypazarı’nda yaşamış olan Akşemsettin Hazretleri ‘nin balmumu heykeli ilgi çekiyor. Selçuklu’nun savaş kültürüne ait tüfekler ve kılıçlar; ayrıca keşkük fukara (yardım kabı) da görülebiliyor.

Tanzimat ve Beypazarı Sergi Salonu
Müzede, Tanzimat Dönemi’nde Beypazarı’nda meydana gelen değişiklikleri ve dönemin özelliklerini gözlemleyebileceğimiz belgeler, fotoğraflar ve dijital sunumların bulunduğu bölüm. O yıllarda Beypazarı’nda halkın uğraşı ve ticarete önemli katkısı olan tiftik keçisini temsilen balmumundan bir "Tiftik Keçisi" heykeli sergileniyor.

Cumhuriyet ve Beypazarı Sergi Salonu
Cumhuriyet dönemi eserleri ve fotoğraflarını görebileceğimiz bu bölümde de balmumundan bir heykel çıkıyor karşımıza. Bu heykelle, Beypazarı’ndaki ilk kadın öğretmen olarak yöre halkı için önem taşıyan Şükriye Öğretmen’in kara tahta önündeki öğrencisine yol gösterir haliyle tanışıyoruz. 1930’lu yıllarda Beypazarı’na gelen Şükriye Öğretmen eğitimin ve cumhuriyet kadınının önemini vurgular bir sembol niteliğinde.

İlk katından dışarıya, avluya açılan kapıdan geçilerek asma merdivenlerle müzenin ikinci katına ulaşılıyor. Bu katta daha çok günümüz zamanına ulaşan kültürel öğelerin sergilendiği üç ayrı bölümle karşılaşıyoruz.

Folklor ve Kültürü
Bu kısımda, Beypazarı yöresine özgü kıyafetler, takılar sergilenmekte. İlçede düzenlenen festivallere katılan Japon katılımcılardan armağan olan minyatür heykeller bulunmakta. Günlük yaşamın tasvir edildiği bölümde yöresel özellikler gözler önüne serilmekte.

Meslekler Sergi Salonu
Emeğe verilen değerin kokusunu aldığımız bu bölümde, Beypazarı’nda geçmişten günümüze icra edilen mesleklerin ustalarının balmumu heykelleri karşılıyor bizi. Semercilik, dokumacılık, ayakkabıcılık, berberlik, gümüşçülük gibi geleneksel ve hala devam etmekte olan mesleklerin önemi ve ustalara verilen değer göze çarpıyor.

Yaşayan Beypazarı
Beypazarı’nın günümüzdeki sosyo-ekonomik durumunu ve bu durumu bugüne getiren gelişim sürecini sergilemek için ayrılmış bir bölüm. İlçede ekonomik yapıya şekil veren tarım, turizm, hayvancılık, sanayi ile ilgili gerçekleşen projeler ve kaynaklar hakkında bilgilerin sunulduğunu görüyoruz.

Tarih ve Kültür Müzesi

Sultan Alaaddin Camii yakınında bulunan bu ev, Hacı M. Nurettin Karaoğuz tarafından İl Özel İdare Müdürlüğü’ne Kültür Evi olarak düzenlenmesi amacıyla bağışlanmıştır. Belediyenin de desteğiyle onarım çalışmaları tamamlanan ev, 1996 yılında hizmete açılmıştır. Tarih ve Kültür Müzesi Beypazarı tarihini aydınlatacak, kültürü hakkında bilgi verecek birçok esere, haritaya, belgeye ev sahipliği yapmakta. Halkın kültürünü ve yaşayış biçimlerini açığa çıkaran eserler, antikalar, değerli madenler müzede ziyaretçilere sergileniyor.

Yaşayan Müze

Kültüre yapılan yatırımın sonuçları düşünülerek tasarlanmış farklı bir proje olan "Yaşayan Müze", ismiyle müsemma, kültürel mirasın yaşatıldığı bir yer. Yapı, tarihi Beypazarı konaklarından bir tanesi, Abbaszade Konağı. 19. yüzyılda inşa edilmiş olan bu konak tipik Beypazarı evlerinin özelliklerini taşıyor. Belediye tarafından restore edildikten sonra "uygulamalı müze" projesinin hayata geçirildiği yer olmuş. Tarihi Beypazarı konaklarının çoğunda olduğu gibi, giriş kısmında "hayat", orta katta "çardak" en üst katta da "guşgana" bulunmakta. Zemin katta mutfak, mahzen, kiler ve gibi alanlar çıkıyor karşımıza. Orta Asya’dan beri kültürle taşınan "Nazar" uygulaması "hayat"ta yaşatılıyor. Geleneksel uygulamanın canlandırıldığı bu alanda okunmuş pirinçler eşliğinde kurşun dökülerek nazar duası okunuyor. Diğer odada renklerin birbirine karışmadan uyumu yakaladığı ıhlamur baskısıyla karşılaşıyorsunuz. Bu baskı tekniğinin sergilendiği tezgahta tekniğin en önemli özelliğinin farklı renklerle üst üste baskı yapılsa da renklerin birbirine karışmaması olduğunu öğreniyorsunuz. Bu geleneksel yöntemi gelen ziyaretçiler de uygulayabiliyorlar. Koridora çıkıp bir başka geleneksel sanatla bu sefer de renkleri suya karıştırmaya ne dersiniz? Ebru sanatı uygulamalarını yapabileceğiniz bu bölümden sonra üst kata çıkmadan müzeyi terk etmeyin. Bakın yukarıda kimler var. "Karagöz ve Hacivat" sizlerin elinden ve dilinden canlanmak üzere sofada sizleri bekliyor. Konaklarda oturma odası olarak kullanılan bu alanda geleneksel Türk tiyatrosunun en kıymetli kahramanları için hazırlanmış alan bulunuyor. Dilerseniz Hacivat ve Karagöz kuklalarıyla, ya da tiplemeleri yansıtan kostümleri giyerek bu gölge oyununa kahraman olabilirsiniz. Gölge oyunu kahramanlarına veda ettiğimizde sofada "baş oda" denilen bir oda bulunduğunu görüyoruz. Kış aylarında bütün aile, büyüklere ait olduğu söylenen bu odada gününü geçirir ve konuklar burada ağırlanırmış. Bu yaşanmışlık hissi, geleneksel eşyalar ve süslemelerle yansıtılmış. "Büyük gelin odası" ve "yeni gelin odası" da aynı şekilde yaşam alanı olduklarını yansıtan unsurlarla tasarlanmış. Hafta sonları “büyük gelin odası”nda kapılar, Masal Ebe’nin tatlı diliyle büyülü dünyalara açılıyor. Yeni nesillere geleneksel Türk masalları aktarılıyor. Billur Köşk, Ahu Melek, Narda Nine Hanım gibi masallarımız Masal Ebe’nin nefesiyle hayat buluyor ve eski bir gelenek yeni kuşaklara sevdiriliyor. Bu müze, kültürel mirasa sahip çıkmak amacını masal dünyasıyla da bir kez daha hatırlatıyor. Yaşayarak öğrenmenin kazandırdıkları konağın içindekilerle kalmıyor. Evin giriş kısmında dışarıyla bağlantılı olan "dönme dolap"ın ne işe yaradığını duyduğunuzda bu kültüre bir kez daha hayran kalacaksınız. Osmanlı döneminde alan el veren eli görmez; yani yardım edenle yardıma muhtaç kimseler birbirlerini görmeden yardım geleneğini sürdürürlermiş. Bu dönme dolapların benzerleri Anadolu’nun birçok yerinde bulunsa da bu şekilde kullanımına Beypazarı'nda rastlanıyor. Yardıma muhtaç kimseler dönme dolaplara boş kabı koyup dolabı döndürdüğünde ev sahibi kabı doldurup dolabı tekrar çevirirmiş. Böylece yardım yapılırken iki taraf da birbirini görmez ve muhtaçlığın mahcupluğu da varlıklılığın gururu da kimseyi incitmezmiş. "Yaşayan Müze" her bölümüyle Beypazarı kültürünü gerçekten yaşatan ve yaşayarak öğrenmeye fırsat sunan bir değer.

 

Halk Evi

Bulundukları her yerde halkın kültürünü yansıtan ve geliştirerek yaşatmaya devam eden halk evlerinden bir tane de Beypazarı’nda var. Taşıdığı tarihi önemle benzerlerinden ayrılan Halk Evi, tarihi İmaret Meydanı’nda bulunuyor. 1936 yılında başlanan inşası 1939’da tamamlanmış. Beypazarılıların geleneklerini yaşatmaları, sportif, kültürel etkinliklerini gerçekleştirmeleri amacıyla düzenlenmiştir. Halk Evi’nde yöreyi tanıtma amaçlı çalışmalar yapılıyor, etkinliklerle yöre geleneği, sanatı, kültürü halka ve ziyaretçilere sunuluyor. Siyah beyaz fotoğraflarla tarihi yaşatan bu yerde bugünü gözlemlerken eskiye de tanıklık ediyor insan.

 

Cahide Gürsoy Müze Evi

Halk Evi’nin üst katında oluşturulmuş bu müzeye adı verilen Cahide Gürsoy, Sultan I. Ahmet zamanındaki Haznedar Ekmekçizade Ahmet’in torunlarından biri. Sanatçı Cahide Gürsoy’a ait resimler ve şiirlerle ruhu tatlandıran bu müze evi, sanat etkinlikleri için de kullanılıyor.

 

 

 
Posted : 18/07/2022 7:19 pm