İstanbul tarihi yer bakımından çok zengin ve turizm bakımından çok değerli bir kentimizdir. İstanbul değince tarihi yer olarak akla ilk gelen yer boğaz köprüsüdür. İki yakayı birbirine bağlayan bu köprünün manzarası gerçekten çok güzel ve şatafatlıdır. Köprünün mimarisi de gerçekten büyüleyicidir. İstanbul da boğaz köprüsünden sonrada akla gelen diğer bir yer ise kız kulesidir.
Kız kulesi İstanbul un en güzel yerlerinden biridir. Adına bir dolu hikayenin yazıldığı eşsiz mimarisiyle sizi adeta büyüleyecek çok güzel bir alandır. İstanbul a giden bir kişinin mutlaka görmesi gereken eşsiz yerlerdendir. Kız kulesinden sonra başka bir tarihi yerimiz olan Galata Kulesine mutlaka uğramalıyız. Galata Kulesi İstanbul un her yerini kuş bakışı olarak görebilmenizi sağlayan konum bakımından çok uygun yapılmış ilginç bir mimariye sahip bir yerdir. İstanbul un eşsiz güzelliğini Galata Kulesi sayesinde rahatlıkla fark edebilirsiniz. Daha sonra Sultan Ahmet Camii ve Eyüp Sultan Camii gibi eski camilerimizi ziyaret edebilirsiniz.
Bu ziyareti yaparak oradaki birçok zatların türbelerini de görebilirsiniz. Camileri de gezdikten sonra İstanbul un Osmanlıdan kalma en görkemli tarihi eserlerimizin bulunduğu Topkapı Kalesine gidebilir ve birçok tarihi eserlerimizi görebilirsiniz. Emin olun Topkapı Kalesindeki gördüğünüz her eser ve savaş izleri sizi eski çağlara taşıyacak eşsiz eserlerdir. Topkapı Kalesini de ziyaret ettikten sonra İstanbul un en güzel boğazında bir boğaz turu yapmanız gerekir.
Çünkü İstanbul un boğaz manzarası ve boğaz turu sırasında karşılaşacağınız birçok tarihi yer size İstanbul un güzelliğini yaşamanıza sebep olacaktır. Güzelce bir boğaz turu yaptıktan sonrada İstanbul halkının arasına karışmak ve İstanbul hayatını yaşamak için İstiklal caddesini gezebilir ve ardından taksimin mağazalarına, cafelerine ve birbirinden lüks alışveriş merkezlerine ayak uğrayabilirsiniz. Aynı zamanda çok güzel ortamların bulunduğu ve gençliğin coştuğu bir yer olan taksimde sizde eğlencenin doruğuna çıkabilirsiniz. Buralar İstanbul un en ünlü yerleridir. Fakat İstanbul da bu kadar ünlenmese de daha gezebileceğiniz eşsiz alanlar ve tarihi yerlerde vardır ama İstanbul a gelen bir kişi mutlaka bu yerleri gezip görmelidir.
Beyoğlu – Tünel
Tünel, istiklal caddesinin bir simgesi haline gelmiştir. Tünel Fransız bir mimar tarafından olağanüstü bir fikirle Osmanlı Devleti zamanında inşa edilmiştir. İnsanlar tünel’i kullanarak kolay bir şekilde Karaköy’e ulaşılabiliyor veya Karaköy’den Beyoğlu’na çıkılabiliyor.
Tünelin İlk Oluşum Hikâyesi
İlk oluşum hikayesi Fransız mimar Eugene Henri’nin girişimiyle başlar, Bu bölgenin dönemin ticaret merkezi olduğunu düşünerek, insanların bu yoğun iş temposunda bu bölgelere ulaşabilecek bir alternatif yol bulmaya çalışır. Bu düşüncelerin ardından bu iki merkezi birbirine bağlayacak asansör tipinde bir ulaşım için dönemin Osmanlı Padişahı olan Abdülaziz Han’la görüşür ve olumlu bir yanıt alarak çalışmalarına 1869’da başlar.
Tünel “Yap-işlet-devret” modeliyle inşa edilir. Tünel yapım çalışmaları tam olarak 1871 yılında başlar. Temmuz 1871 aylarında İngiliz bir şirkete tünelin tescili yapılır. 1874’de tam olarak tünelin inşası tamamlanır ve hayvan taşımasıyla deneme seferleri yapılır. Olumlu sonuçlanan deneme seferlerinin ardından dönemin parasıyla 10 kuruşa insan taşımacılığına geçilir.
Tünelin görkemli bir açılışı olur, II.Dünya savaşında ise malzeme eksikliğinden dolayı bir müddet hizmet veremez hale gelir. Günümüzde restore edilmiş haliyle hala hizmet vermektedir.
Beyoğlu – Emek Sineması
İstiklal Caddesine gidipte uğramadan edemeyeceğimiz bir yer burası. Emek sineması ilk olarak Yeşilçam sokakta “Melek Sineması” adıyla kurulmuş ve halka açılmıştır. İsmini sahnede bulunan perdedeki melek sembollerinden almış. Sinema 875 salonu ve tarihi geçmişiyle insanları büyülüyor.
Bu bina tarihte farklı amaçlara öncülük etmiş, Sinema kurulmadan önce avcılık kulübü isimli bir topluluğun mekânıymış. Daha eski tarihlerde tiyatro salonu olarak kullanılmış ve tam bir kültür mekânı olmuş…
Emek Sineması 100 ve daha fazla filmin izlenilmesinde kullanılmıştır. Sinema son olarak 10 Nisan 2009 yılında “Vurun Kahpeye” isimli filmin galası yapılmış ve 2009 sinema sezonundan sonra hiç kullanılmamış.
Bu bilgilerin çoğunu civardaki esnaf ve halktan topladım, İnternetteki bilgilerle farklılık göstermesi normaldir. 2010 yılında Emek Sinemasının yerine Alışveriş merkezi kurulması amaçlanmış, ancak sinemaseverlerin büyük tepkisiyle karşılaşan yönetim bu projeden vazgeçmişler. Ayrıca bu alışveriş merkezi projesi mahkemelik olmuş ve mahkeme sonucu 12 Mayıs 2010’da son bulmuş, sinemaseverler rahat bir nefes almıştır.
Emek Sineması bir açıdan Beyoğlu’nun kültürel mirasıdır. Sinema’nın yıkılmasını engellemek için Kültür ve Turizm Bakanı bu işe el atmış.
Günümüzde ilk resimde gördüğünüz gibi sinema kullanımda değil ancak, bir çok turist sadece binayı görmek için geliyor…
“Vurun Kahpeye” isimli filmin galası yapılmış ve 2009 sinema sezonundan sonra hiç kullanılmamış.
Bu bilgilerin çoğunu civardaki esnaf ve halktan topladım, İnternetteki bilgilerle farklılık göstermesi normaldir. 2010 yılında Emek Sinemasının yerine Alışveriş merkezi kurulması amaçlanmış, ancak sinemaseverlerin büyük tepkisiyle karşılaşan yönetim bu projeden vazgeçmişler. Ayrıca bu alışveriş merkezi projesi mahkemelik olmuş ve mahkeme sonucu 12 Mayıs 2010’da son bulmuş, sinemaseverler rahat bir nefes almıştır.
Galata Kulesi Gezisi
Galata Sokakları: Sokakta Galata Kulesi’ne doğru yürüyorum. Sokaklar dar ve kalabalık. Kaldırım kenarlarında Hediyelik Eşya Satanlar, Su satanlar eksik olmuyor her mevsim burada.
Sokakta ilerlerken seyyar resim satıcısına rastlıyorum. Arkadaşınıza hediye almak istiyorsanız buradan ucuz fiyatlara güzel ve değişik hediyeler temin edebilirsiniz.
Galata Kulesi, İstanbul’un Galata semtinde bulunan ve şehrin en önemli sembollerinden biri olan 528 yılında inşa edilmiş bir kuledir. Kuleden İstanbul Boğazı, Haliç ve İstanbul, panoramik olarak izlenebilmektedir.
Galata Kulesi dünyanın en eski kulelerinden biri olup, Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında Fener Kulesi olarak inşa ettirilmiştir. 1204 yılındaki 4. Haçlı Seferi’nde geniş çapta tahrip edilen kule, daha sonra 1348 yılında “İsa Kulesi” adıyla yığma taşlar kullanılarak Cenevizliler tarafından Galata surlarına ek olarak yeniden yapılmıştır. 1348 yılında yeniden yapıldığında kentin en büyük binası olmuştur.
Turistlerin akın akın uğradığı tarihi güzelliklerden biri olan Galata Kulesi’ne giriş 10 TL. Kuleye çıkarak İstanbulun göz kamaştıran manzarasına şahit olabiliyorsunuz. Ayrıca Kulenin sokağında Lokantalar ve Seyyar satıcılar yer alıyor.
Kuleyi inceleyip, resim çektikten sonra ana sokaktan aşağı doğru yürüyorum. Şimdi Galata Köprüsüne geldik.
Galata Köprüsü’nden bir manzara: Martıların sesi, vapurların kornası ve göz alıcı manzara insanın içine bir huzur dolduruyor.
Şimdi birazda Köprü’nün tarihine göz atalım:
Galata Köprüsü için ilk girişim II. Beyazıt döneminde yapıldı. Sultan II.Beyazıd, Leonardo da Vinci’den bir tasarım yapmasını istedi. Leonardo da Vinci, padişaha bir Haliç Köprüsü tasarımı sundu. Altın Boynuz için hazırlanan köprü tek açıklıklı 240 metre uzunluğunda ve 24 metre genişliğinde idi. Yapılmış olsaydı dünyadaki en uzun köprü olacaktı. Ancak bu tasarım padişahın onayını alamayınca proje rafa kalktı. Başka bir İtalyan sanatçısısı olan Mikelanj İstanbul’a köprü için davet edildi. Mikelanj bu teklifi geri çevirdi. Bundan sonra Altın Boynuz’u geçecek bir köprü yapma düşüncesi 19. yüzyıl’a kadar rafa kaldırıldı.
Şehrin düzensiz yerleşimi Galata Kulesi’nin manzarasını olumsuz etkilesede Galata’yı gidip görmek gibisi yok.
Galata Köprüsü ve balıkçılar, sanki bir bütün gibiler. Sabahın erken saatlerinde bir köprü üzerinde toplanır onlar. Sabrın temsilcisi olarak görürüm ben o kişileri. Sabırla oltalarına bir balık takılmasını beklerler. Bazen sohbet koyulaşır… Günün sonunda evlerine mutlu olarak gitmek ister onlar. Aslında bir yetenektir balık tutmak… Öğle saatlerinde köprünün iki tarafıda balık tutan insanlar tarafından dolar.
İstanbul’da Gezilecek Tarihi Yerler
Medeniyetin kurulduğu ilk günlerden günümüze kadar yüzlerce medeniyete ev sahipliği yapmış, onlarca medeniyete başkentlik yapmış ve her bir toprağında bir kültür bir tarihin yattığı İstanbul doğası, mimarisi, kültürü ile dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesidir. Ünlü Fransız İmparatoru Napolyon’un da dediği gibi tüm dünya bir ülke olsaydı bu dünyanın başkenti İstanbul olurdu.
2 kıtanın en çok yaklaştığı yerde bir medeniyet beşiği olan İstanbul içerisinde yüzlerce tarihi bina binlerce tarihi anı ve eser barındırmaktadır.
Şimdi İstanbul’da ki en önemli tarihi mekanlar nerelerdir bir göz atalım;
GALATA KULESI
Galata kulesi ismini içinde bulunduğu Galata semtinden alır. İstanbul feth edilene kadar yaklaşık 200 yıl boyunca Bizans’dan ayrı olarak bir Ceneviz semti olan galata ve Galata Kulesi İstanbul Osmanlı tarafından feth edildikten sonra da şehrin simgelerinden birisi olmuş ve birkaç kez restore edilmiştir. Kule cumhuriyetten sonra da 1960 yılında en kapsamlı restorasyon çalışmasını görmüş ve bugünkü halini almıştır. Galata Kulesi İstanbul’u gözetlemek için yapılan 24 kuleden tek ayakta kalandır.
DOLMABAHÇE SARAYI
Dolmabahçe sarayının olduğu bugünkü yer tarih ve mitolojik çağlarda da oldukça ünlü bir yer olmuş hatta fatih İstanbul’u feth ettikten sonra tam bu bölgeye bir saray inşa ettirmek istemiştir. Osmanlı zamanında genellikle donanmanın demirlediği ve kaptan paşaların evlerinin bulunduğu bu güzel koy Sultan Abdülmecid döneminde bir saray inşa edilerek daha da önemli bir hale gelmiştir.
285 odası 46 adet salonu ile boğazın incisi konumundaki Dolmabahçe sarayı Mustafa Kemal Atatürk’ün de son günlerini geçirdiği saray olduğundan tarihi yönden önemli bir merkez haline gelmiştir. Beşiktaş İnönü stadının hemen karşısında bulunan saraya tramvay otobüs ile ulaşmak mümkündür. Dolmabahçe Sarayı pazartesi günleri hariç ziyaretçilere açıktır ve giriş ücreti 20 tl dir.
TOPKAPI SARAYI
İstanbul’un en önemli sarayı olan ve 300 yıl boyunca Osmanlı devletine ana saraylık yapmış olan Topkapı sarayı için bir tarih tapınağı desek yanılmayız. Osmanlı devletinin en muhteşem günlerinde ana saraylık yapmış Topkapı’da feth edilen topraklardan gelen tarihi eserler sergilendiği gibi Osmanlı devletinin tüm ihtişamı ile altınları, elmasları, kılıçları, padişah kaftanları gibi daha yüzlerce tarihi eser sergilenirken dünyanın paha biçilemeyen eserlerinden birisi olan Kaşıkçı Elması’da sergilenmektedir. Saray Boğaz içini ve Marmara denizini gören çok güzel bir noktaya inşa edildiği gibi 1924 yılından itibaren Atatürk’ün emri ile müze olarak ziyaretçilere açılmıştır. Saray Osmanlı’nın son günlerinde eskimeye yüz tutsa da cumhuriyet ile beraber restore edilmiş ve bugünkü görünümünü almıştır. Topkapı sarayı pazartesi ve dini bayramlar haricinde ziyaretçilere açıktır. Giriş ücreti 20 tl olup saray içindeki bazı kısımlar için ek ücret talep edilmektedir.
YEREBATAN SARNICI
Avrupalı kaynaklara göre Bazilika Sarnıcı yani Yerebatan Sarnıcı tarihte uzun dönem İstanbul’un su ihtiyacını karşılamış tarihi bir mekandır. Osmanlı döneminde de uzun süre şehrin su ihtiyacını karşılamış sarnıç daha sonra hizmete kapanmıştır. Sultanahmed’den Sirkeci yönüne doğru yürünürken sarnıca ulaşıp gezilebilir
Rumeli hisari
İstanbul’un fethini kolaylaştırmak için 1453 yılında inşa edilen Rumeli Hisarı 1950’de yapılan çalışmalar ile müzeye çevrilmiştir. Bugün hisarın içinde konserler davetler ve çeşitli organizasyonlar için bir gösteri alanı kurulmuştur.
AYASOFYA
Ayasofya yani hagiaSofia2nın dünyanın 8. harikası olduğu söylenir. Bizans döneminin en önemli ibadet merkezi olan Ayasofya İstanbul’un Osmanlı tarafından fethinden sonra önce camiye dönüştürülmüş ve artık ibadetine cami olarak devam etmiştir. Mimar Sinan tarafından büyük bir restorasyondan geçen Ayasofya cumhuriyet dönemi ile beraber ibadete kapanmış ve müze olarak ziyarete açılmıştır. Ayrıca hristiyanların kutsal mekanlarından Aya İrini Müzesi de Ayasofya’da yer almaktadır.
Sultanahmet Camii
Sultan 1. Ahmed tarafından dönemin ünlü mimarı Mehmed Ağa’ya yaptırılan Sultanahmed Camii başta İstanbul olmak üzere tüm İslam aleminin en önemli ve en görkemli camilerinden bir tanesidir.
Avrupalılar’ın deyimi ile Blue Mosque hoş ambiyansı ve otantik görüntüsü ile İstanbul’a gelen bir çok turistin ilk olarak görmek istediği mekandır. Tarihi Sultanahmed semtine yapılan camiinin kapladığı alan da İstanbul’da bir camiinin kapladığı en büyük alandır.
Sultanahmed Camii orijinal olarak 6 minare ile inşa edilen tek camiidir.
Camii’nin bulunduğu ada Sultanahmed meydanı adı verilmiştir ve bu alan İstanbul’un en yoğun tarihi eserlerinin bulunduğu alandır diyebiliriz. Civarından birçok türbe, çarşı, kervansaray, medrese ve külliyenin bulunduğu bu alan merkez kabul edilerek etrafından yapılacak bir gezi ile bir çok tarihi mekan gezilmiş olur.
Kapalı Çarşı
Temeli 1461 yılında fatih Sultan Mehmed tarafından yapılan Kapalı Çarşı dönemin Osmanlısı’nın İstanbul’daki en önemli ticaret merkezlerinden birisi ve alışveriş merkezi olmuştur. Özellikle değerli eşyaların, halıların, ipeklerin kilimlerin, altınların ve değerli taşlardan yapılan mücevher ve eşyaların satıldığı kapalı çarlı günümüzde halen bu tip alışverişlerin yapıldığı tarihi bir merkezdir. Günümüzde İstanbul’un en saygın kuyumcularını barındıran Kapalı çarşı Bizans’dan etkilenmiş Osmanlı mimarisinden derin izler taşır. Beyazıt’da bulunan kapalı çarşıya Beyazıt’a giden tüm otobüs ve tramvay ile ulaşabilirsiniz
Mısır Çarşısı
1660 yılında valide Sultan Valide Turhan Sultan tarafından yaptırılan Mısır Çarşısı ilk kurulduğu dönemler Mısır’dan ve doğudan gelen malların İstanbul’da satışı için yapılmıştı. Halen İstanbul’un en önemli aktarları, baharatçıları ve gıda üzerine üretim yapan esnaflarını barındıran Mısır Çarşısı Osmanlı izleri taşıyan Otantik yapısı ile özellikle İstanbul’a gelen turistlerin uğrayıp alışveriş yaptıkları önemli bir merkezdir.
Eyüp Sultan Camii
İstanbul haliç kıyısında bulunan Eyüp Sultan Camii İstanbul’un ilk camilerinden bir tanesidir. Osmanlı zamanında padişahların tahta çıkarken kılıç kuşanma törenlerinin de yapıldığı camii günümüzde özellikle ramazan etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır. Eyüp Sultan’a eyüp’e giden otobüsler ile ve Ayvansaray Metrobüs durağı sayesinde ulaşabilirsiniz.
Kız Kulesi
Hikayelere konu olan ve İstanbul Üsküdar semtinin açıklarında yer alan Kız Kulesi bugünlerde restore edilip içinde restorantların ve cafe barların bulunduğu bir yer haline gelmiştir. Salacak’dan motorlarla Kız Kulesine ulaşabilip eşsiz manzarası eşliğinde kahvaltı yapabilir ya da akşam yemeği yiyebilirsiniz.
Belirli başlı bu tarihi mekanların yanı sıra İstanbul’da daha Alman Çeşmesi, Beylerbeyi Sarayı, Çemberlitaş, Hidiv Kasrı, Malta Köşkü, Yıldız Sarayı gibi bir çok türbe, müze, tarihi mekan ve yapıların bulunduğu mekanlar vardır. Genellikle tarihi yarımada da sur içinde konumlanmış bu tarihi yerleri uygun bir planlama ile tek tek gezmek mümkündür. İyi gezmeler.