Kapadokya Gezi Rehberi

Bizim uzun zamandır yazmak istediğimiz bir yazı olan Kapadokya yazımıza başlamış bulunmaktayız. Uzun bir rötarın ardından gelen bu yazımızı umarız beğenirsiniz 🤗


Kapadokya bizim için ülkemizde gidilmesi ve görülmesi gereken en önemli tarihi ve turistik yerlerden birisi. Dünyanın öbür ucundan ülkemizin bu güzelliği için insanlar delirmişçesine gelirken bizim içten içe düşüncemiz “zaten memlekette bir ara gideriz” şeklinde olabiliyor haliyle 🙈 fakat gittikten sonra emin olduk ve şu fikre vardık ki: kendileri kesinlikle ilk fırsatta ziyaret edilmesi, görülmesi gereken yerler listesinde daha yukarılara taşınması gereken bir yer ☺️ Belki küçükken ailelerle birlikte buraları gezmişliğimiz vardı tabii, ancak şu anki yetişkin bilincimizle görmemize eş değer olmadığı da kesin bir bilgi. İlk etapta, gitmek için uygun tarih aralığını bulup karar veremedik, fotoğraf çekecek olursak açık hava bize epey fayda sağlayacaktı ancak şanslı bir günde orada olursak balonda kar manzarası deneyimi uç noktalarda bir şey olacaktı. Tabi soğuğu ve benzeri faktörleri umursamıyorduk. Sonunda, bize en uygun tarih olan 23 Nisan’da gitmeye karar verdik.

 

Yoldayken aklımızda tabi ki Kapadokya’nın büyülü coğrafyasını hayali dolaşıyordu. Bazen de düşündük (çemkirme geliyor) Şimdi bu Kapadokya neden daha iyi pazarlanamıyor, neden dünya çapında daha popüler değil anlamıyoruz 🤔. Gelen turistler hayran ama sayıları çok da fazla değil. Türkiye’de çoğu kişi Kapadokya’nın varlığından haberdar, evet ancak bu bizim ülkemizle sınırlı kalmamalı diye düşünüyoruz.

 

Gelelim rehberimize, bu rehber çok şey barındırabileceğinden, önceki rehberlerimize göre biraz tertip yoksunu olabilir, lütfen kusurumuza bakmayınız 😇.

Şimdi ipin koptuğu yer peribacaları! Efsanevi bir bilimsel açıklama yapmaya sahip bir bilgi birikimimiz yok, ancak kısa bir özet geçmeden olmaz, çünkü hakikaten çok acayip bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bildiğimiz kadarıyla bu kadar başarılı bir coğrafya dünyada yok 😎 Kapadokya; Erciyes Dağı, Hasan Dağı ve Göllü Dağ’ın püskürttüğü lavların oluşturduğu tabakaların zamanla aşınması ile bu halini almış. Evet şimdi tabakalar her yerde aşınıyor ancak burada garip olan olay o aşınan tabakanın üzerinde sert aşınmayan bir kaya varsa altındaki kütleyi dağıtmadan tutabiliyor. Bu aşınmayan kaya ise peribacasının şapkası oluyor, bu şapkanın altında bulunan kısım ise doğal olarak peribacasının kendisi oluyor.

 

Kapadokya’ya Ne Zaman Gidilir?

 

Bizce Kapadokya’nın vakti yok, kışın ayrı yazın ayrı bahar aylarında ise apayrı bir güzelliği var. Biz en başta dediğimiz gibi, epey bu zamanları araştırdık ve araştırmalarımız sonucu size biraz bilgi verelim dedik.

• Kapadokya’da Kış: Şimdi bildiğiniz gibi İç Anadolu Bölgesi kışı biraz sert olur. Doğal olarak, Kapadokya’da ciddi soğuklara hazırlıklı gitmek gerekir. “Balona binerim kar manzarasını yukarıdan görsem bana yeter” derseniz o iş de o kadar kolay olmuyor. Kış aylarında rüzgar, yağış gibi etkenlerden etkilenen balonlardan dolayı çoğu zaman uçuş yapılamıyor. Yine de Kapadokya’yı karlar altında görmek inanılmaz bir deneyim, biz kışın gidebilseydik 10 gün kalır o balona kar zamanı binmek isterdik.

   

• Kapadokya’da Yaz: Şimdi yazın soğuk olmaz, ancak bu sefer de sıcaklık faktörü devrede. Bu durumda da balon turu fazla sıcaklardan dolayı yalan olabilir, o yüzden ATV gibi doğa temelli başka aktiviteler mantıklı olacaktır. Ancak tepede kavuran güneş ile ne kadar konforlu olur bilemedik.

   

• Kapadokya’da Bahar Ayları: Eğer kara kışa gelemem ve sıcakta da pişmeyeyim konforum yerimde olsun derseniz Kapadokya’ya gitmek için en ideal dönem kesinlikle bahar ayları diyebiliriz 👍🏻. Özellikle Nisan-Mayıs ve Eylül-Ekim aylarında giderseniz hava Kapadokya’yı gezmek için hem çok elverişli, hem de balona binebilme ihtimalinizin çok daha yüksek olduğu bir döneme denk geliyorsunuz. Tabii ki arada bir yağışlı havaya denk gelebilirsiniz, o kısmı da biraz şansa kalmış. Örneğin biz gittiğimizde ilk gün uçuşlar konusunda bir sıkıntı yaşamadık ancak sonraki iki günde uçuş yapılmadı.

 

Kapadokya’ya Ulaşım

Kapadokya’ya uçakla ya da arabayla ulaşabilirsiniz. Biz İzmir’den gittiğimiz için Kayseri’ye iniş yapıp, havalimanından araç kiralayıp, aracımızla Nevşehir’e geçtik. İstanbul’dan gelecekler için Nevşehir Havalimanı da ulaşım konusunda bir alternatif olacaktır. Eğer civarı gerçekten güzelce gezmek istiyorsanız araç kiralamak Nevşehir’de şart diyebiliriz. Biz aracımızı Garenta’dan kiraladık (kendileri bizim seçtiğimiz araç bittiği için bizi ücretsiz bir şekilde üst sınıfa da terfi ettirmişti buradan onlara teşekkür ederiz). Araç kiraladığımızda bize su ve ıslak mendil vermelerini de unutmayacağız. Dönemine göre araç kiraları uçuşa geçebilir, önceden ayarlamakta fayda olur diye düşünüyoruz.

 

Eğer arabanızla gelecekseniz geleceğiniz güzergaha göre, Konya, Aksaray, Tuz Gölü gibi güzel lokasyonlara da uğrayıp bol keyif yapabilirsiniz. Zamanında ailelerle buraları ziyaret ettiğimizde Konya gezmesi, Nasreddin Hoca Türbesi gibi yerlere de uğramak gezimizi bütünlemişti.

 

 

Kapadokya’da Balon Meselesi

Kapadokya’ya gidecek her turistin kafayı bozduğu Kapadokya’da balona binme meselesi kritik bir konu. Çünkü birçok kaliteden yoksun firma balon düşürüyor, iyi hizmet veremiyor vs.. bu yüzden en iyi ve güvenilir olanı tespit etmek zor ve fiyatlar konusunda da ortamda bir bilgi karmaşası mevcut. Biz Ürgüp Balloons ile konu üzerine konuşup bilgi aldık, şöyle bir özet geçecek olursak;

• Kendileri pilotlarını ve uçuş saatlerini paylaşan bir firma, sabah sizi otelden aldığında ise toplanma yerinde ücretsiz ikramlar veriyorlar. Ödemede genelde burada gerçekleşiyor.
• Ilıta ılıta söylemek yerine uzatmadan direkt söylüyoruz; Balona binmek masraflı bir iş. Öyle ucuza halledeyim vs derseniz işiniz biraz sıkıntı 😪 Fiyatlar bizim gittiğimiz zaman 200 Lira’dan 200 Euro’ya kadar ulaşıyordu. Ancak özellikle deneyimli, eğitimli ve alanına hakim pilotlarla uçmak istiyorsanız seçtiğiniz firmanın önemi büyük. Dolayısıyla her hâlükârda balon işine biraz fazla para yatırmanız gerekecek diye düşünebilirsiniz, ancak her pahalı firmada iyi demek değil bunu da bilmek gerek.

 

*Şayet bu turlardan birine katılacak olursanız gündoğumu saatini yakalayabilmek adına otelinizin konumuna göre 5:00-5:30 civarı otelinizden alınıyorsunuz ve uçuş yaklaşık 1 saat kadar sürüyor.

 

Kapadokya’da Konaklama

Kapadokya’da konaklama harika bir deneyim, çoğu otel Cave Otel olarak geçiyor, her birinin kendine has tasarım odaları var. Biz burada şu otel mükemmeldir demeyeceğiz. Çünkü gittiğimiz otelin Instagram hesabı bile yoktu ancak sosyal medyadan reklam yapmadan da enfes hizmet verildiğini bize kendileri kanıtladı. O yüzden Tripadvisor gibi sitelerde yabancı yorumları da açarak bir inceleme yaparsanız, hangi otel güzel hizmet veriyor direkt belli oluyor. Bizim şansımıza odamızın 2 katlı oluşu ve üst kattan terasa çıkılıp sabahları balonların kalkışını izleyebilmek gerçekten harika bir olaydı.

 

*Burada önemli nokta Cave Otellerin odalarında genelde şebeke çekmiyor, odanın kendine ait WiFi’ı var mı diye sormak paylaşım yapacağınız vakit size yardımcı olacaktır.

 

Kapadokya’da Gezilecek Yerler

İşte geldik en can alıcı noktaya 😀 Kapadokya’da gezilecek yerler o kadar çok ve geniş bir alana yayılmış ki bir uçtan diğer uca gittiğiniz bile oluyor. Ancak endişelenmeyin, hiçbir yer birbirine acayip uzak değil. Trafiğin yoğun olması gibi bi problem olmadığından şayet arabanız varsa göçebe kuş misali, dura dura her yeri gezebilirsiniz. Burada ki anahtar nokta ise zamanınızı iyi yönetmek olacak. Çünkü isteriz ki buralara kadar gelmişken gidilebilecek her yere yeterli zamanı ayırıp doya doya gezin 😇

 

Şimdi size mükemel bir Kapadokya gezi rehberi yazmanın asıl gerekliliği olan aşamaya geçelim; Kapadokya’da gezilecek yerler 🤗🤗

 

Göreme Açık Hava Müzesi

Kapadokya’nın en bilinen, en meşhur, gez gez bitmeyen, her turistin görmeden dönmediği, en popüler noktalardan biri olan Göreme Açık Hava Müzesi 😎. Her yanı birbirinden özel yapılara sahip bir yer burası. İçeride Elmalı Kilise, Aziz Barbara Şapeli, Çarıklı Kilise, Yılanlı Kilise şeklinde ilerleyen bir dizi dini yapı mevcut ve hepsi kayaların içine oyulmuş şekilde günümüze kadar gelmeyi başarmış (tabi arada gelemeyenler de olmuş).
Tabelalar, açıklamalar ve yönlendirmeler ortalama üstü-iyi derecede bilgi veriyordu. Bu sayede audio guide olmadan bilgi edinebilmeniz mümkün. Kiliselerin içinde, duvardaki resimlerin zarar görmemesi amacıyla fotoğraf çekilemiyor ve bazıları gözden kaçırılabilecek noktalarda yer alıyor ancak güvenlik görevlisine flaşlı çekim yapmayacağınızı belirtirseniz birkaç fotoğraf için kolaylıkla izin alabilirsiniz 😇.

 

Göreme Açık Hava Müzesi’ndeki kiliselerden en etkileyici olanı Karanlık Kilise diyebiliriz. Ekstra ücrete tabi olan bu kilise, içeriye az ışık aldığı için duvar işlemeleri zararı minimize edilmiş. Ayrıca içeride harika şeyler var, yani ekstra paraya değer kesinlikle 👍🏻.

 

• Müze kart geçerli. Kartsız giriş 30 TL. (OMG🤭)
• Otoparkı var. Hatta, mizenin hemen girişinde bulunan kısma park ederseniz, müze içerisinde dolaşmak için de enerjiniz bol bol kalabilir, bizden söylemesi ☺️.

 

Paşabağ Vadisi

İkonikleşmiş Kapadokya kartpostalı vardır ya, işte bizce o fotoğraf burada çekilmiş. Peribacalarını, en iyi şekilde gözlemlemek istiyorsanız istikamet burasıdır bizce 👍🏻. Eğer hayal gücü geniş bir arkadaş grubuyla birlikte giderseniz veya çiftseniz ve eğlenmeyi seviyorsanız, siz de bizim gibi peribacaları arasında yürürken veya tırmanmaya çalışırken komik hallere gelip eğlenebilirsiniz 🙈.

 

• Giriş için herhangi bir ücret yok.
• Otoparkı var.

 

Güvercinlik Vadisi

Eskiden güvercinler, Kapadokya bölgesinin insanları için büyük önem taşıyordu. Çünkü güvercin yuvalarından (neredeyse her peribacasında güvercin yuvalarını görebilirsiniz) topladıkları gübreleri, üzüm bağlarında;  güvercin yumurtalarını ise fresklerin alçılarında kullanıyorlardı. Şu an eskisi kadar çok güvercin yok tabi, ancak manzaraya eşlik etsin diye dikilen, nazar boncuklarıyla bezenmiş ağaçla birlikte vadiyi fotoğraflamak için sıra bekleyeceğiniz yer ise harika ötesi güzellikte. Bizde Buse epey fotoğraf çekmek için git gel yaptı 😅. Mutlaka görün! Hatta buradan okuyup giderseniz fotoğraf çekip, Instagram hikayenize bizi etiketleyin, size selam yollayalım 😇

 

Uçhisar Kalesi

 

Kapadokya’nın en turistik bölgelerinden biri olan Uçhisar’da yer aldığı aşikar olan Uçhisar Kalesi, aynı zamanda bölgenin en yüksek noktası. Bu sebeple bölgeye acayip hakim olan bir noktada ve güzel bir manzaraya da sahip. Üstelik, tepeye çıkıp Kapadokya’nın birçok noktasına “kuş bakışı” bakabiliyorsunuz. Şayet ilginizi çektiyse ve birazcık (200 küsur kadar 🙈) merdiven çıkmayı kabulleniyorsanız, tepesine çıkabilir ve Kapadokya’yı zirveden fotoğraflayabilirsiniz. Ancak söylemeden olmaz, o güzel kalenin merdivenleri, yürüyüş yerleri ne yazık ki tarih sayılabilecek yapıların bozulmasıyla meydana gelmiş ne yazık ki 😐.

 

Kaleyi gezdikten sonra Uçhisar’ı dolaşmak da fena fikir değil, burada birbirinden tatlı mağazalar ve içten insanlar mevcut.  

 

Üç Güzeller

 

Bir Kapadokya klasiği olan 3 Güzeller, biçim olarak genelde kafanızda canlanan tipte, kusursuza yakın 3 peribacasının yan yana bir şekilde duruyor olması ve arka plan güzelliği ile turistlerin uğrak noktası olmuş. Burayı bulmak isterseniz Nevşehir – Ürgüp yolu üzerinde ilerlemeniz gerekiyor. Yaklaştığınızı yol kenarlarına bırakılmış araba yoğunluğundan anlayabilirsiniz. Ve siz de arabanızı yol kenarına bırakabilirsiniz, herkes öyle yapıyor, biz de öyle yaptık, ceza meza yok 😄.

Avanos

Avanos, çanak çömlek işleri ile oldukça meşhur. Yani buralarda Avanos demek çanak çömlek demektir. Burası Kızılırmak kenarına kurulmuş olduğu için eğer vaktiniz varsa akarsuyun geldiği yerde huzur vardır diyip eski Avanos evlerinin arasında ve Kızılırmak kenarında dolaşmak şahane oluyor.

 

Yeraltı Şehirleri

 

En önemli konulardan birisi tabi ki de yeraltı şehirleri. Şimdi biraz klostrofobik bir durum olabilir, eğer böyle kapalı mekanları sevmiyorsanız buralar pek size göre değil, şimdiden sizi bu konuda bilgilendirmiş olalım. Zaten şehirlerin girişlerinde astıma sahip olanlar veya kalp rahatsızlığı olanlar için ciddi uyarılar mevcut, tabi dar alanlarda problem yaşayanlar için de uyarılar bulunuyor.

Çok şükür bizde böyle şeyler yok 😇. O yüzden Kapadokya bölgesinin en bilinen yeraltı şehirleri olan Derinkuyu ve Kaymaklı’ya uğradık. Yeraltı şehirlerinde her bir alanın işlemesi, ve o dönemin imkanlarıyla, yaşamı kolaylaştırması için tasarlanmış ilgili alanların olması gerçekten büyüleyici. Bizi fazlası ile büyülüyor böyle yapılar.

 

Şimdi hiç yeraltı şehri görmediyseniz bi burada durup, yeraltı şehirlerinin ne amaçla inşa edildiğinden ve içlerinden bahsetmeden de geçmeyelim. Faydalı bilgi 😇!

 

Yeraltı şehirleri aslında tamamen düşmandan korunmak amacıyla tasarlanmış ve düşmandan saklanarak hayatta kalabilmek için yeraltına şehir yapma mantığı ile yapılmış yerler. Belli durumlarda ise içeride uzun süre vakit geçirmek durumunda kalabileceklerini bildikleri için karınca yuvası misali yer altına kat kat inmişler ve buralarda, şarap yapabilecekleri yerler, erzak depoları, kilise ve bunun gibi birçok alan yapmışlar. Kısacası, amaçları tamamen geçiçi bir sığınak yaratmak. Her iki müzeye de Müze Kart ile rahatlıkla girildiğinden ücretleri şimdilik bilmiyoruz ancak Müze Kart size Kapadokya gezinizde, maddi anlamda epey tasarruf sağlıyor, gitmeden bir kart edirseniz faydası olacaktır 😊.

Testi Olayları

Kapadokya ve Kızılırmak coğrafi sebeplerden dolayı testiciliğe oldukça aşina bir yer. Tarih boyunca buranın halkı testiciliğe sahip çıkmış bol bol testi üretmişler. Kültürel değişimleri bile testilerin tasarım dillerinden görerek çok rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Biz testi için Avanos’ta yerel halkı ziyaret etmek yerine, yine Avanos’ta bulunan Dünya’nın ilk ve tek yer altı seramik müzesi olan Güray Müze’sini tercih ettik.

http://www.buseilegeziyorum.com/wp-content/uploads/2018/10/DSC_0497.jp g">
Öncelikle adından da anlaşılacağı üzere burası özel bir müze. Konsept olarak çok güzel tasarlanmış, modern ve minimal ancak yerel dokuya sahip çıkılarak sonuna kadar yaşatılmış. Yer altında çok güzel bir sergi alanı oluşturulmuş ki bizim şu ana kadar ziyaret ettiğimiz en iyi müzeydi diyebiliriz, ambiyansı gerçekten büyüleyici 🤗. Müze, özel bir müze olmasına rağmen ücretleri epey makul. Sergilenen tarihi koleksiyon eserleri ve seramikler, meraklısı için uç derecede keyif verici. Ve tabii ki inanılmaz büyük bir satış mağazaları var. Üstelik mağazadan çömlek yapım atölyesine geçebiliyorsunuz. Yaptığınız çömleği fırınlamak ve gerekli işlemleri yapmak zaman alacağından kurutma işlemini sizin yapabileceğinizi söyleyerek iyi sayılabilecek bir koruma kutusuyla birlikte yaptığınız toprak çömleği size teslim ediyorlar. Avanos’ta bulunan diğer atölyelerin aksine burada biz daha fazla ilgi olduğunu düşünüyoruz, evet çok doğal değil çömlek yapma tahtası filan otomatik ancak amacın orada elinizin toprağa değirip, ona şekil vermek olduğunu düşününce burası bizim için bir numara. Avanos ziyaretiniz esnasında zaman ayırmanızı kesinlikle tavsiye ettiğimiz bir yer.

 

 

Kapadokya’da Yeme İçme Meselesi

Kahvaltıdan başlayalım! Biz kahvaltı olarak ilk gün balon turundan sonra otelimizdeki kahvaltıyı kaçıracağımızı bildiğimiz için Millstone Cave Suites’e kahvaltı için gitmeyi tercih ettik. Burası, dışarıdan (otel misafirleri haricinde) kahvaltı için misafir kabul ettiği için oldukça şanslıyız. Çünkü kendilerinin konumu hem enfes, hem kahvaltı menüleri (Anadolu Bölgesine göre) oldukça zengin. Hizmetleri iyi, tat olarakta başarılı bir yerdi.

 

 

Biraz içecek olayına girecek olursak, Kapadokya’ya geldiyseniz buranın güzel şaraplarını tatmadan olmaz 😇 Şarap tadımı içinse en bilinen yer: Turasan. Kocaman bir mağazası var, önünde bol bol tur otobüsü olduğundan içerisini boş bulmak zor, ancak bu kalabalık gözünü korkutmasın. İçeride tadım yapabileceğiniz şaraplar bol miktarda mevcut, ilgi pek eksilmiyor. Şaraplarının ise kendine has bir özelliği var, şaraplar fıçı yerine yüzyıllar önce bu bölgede yapıldığı gibi taştan oyulan depolarda yıllandırılıyor. Bu yüzden bize göre top 5 yerli kırmızı şarap üreticimizdir kendisi, öküzgözü boğazkere, seneler ve emir bizim için gayet iyi şaraplardır.  

 

Kapadokya’da şarap haricinde bir de testi kebabı olayı var. Gerçek testi kebabı yapan bir yere denk gelmediyseniz, düşüncenizin aksine saatlerce testide pişmeyen bir yemek kendileri. Özellikle turistlerin bol olduğu vakitlerde çoğu zaman tavada pişirildikten sonra yemek testiye doldurulur ve birkaç dakika öylece fırında bekletildikten sonra alevli ve gürültlü bir şov eşliğinde servis edilebiliyor. Ancak ne şekilde olursa olsun o testiyi kıran bizsek çok eğleniyoruz, o yüzden testi kebabı yemeden etmeyin diyoruz.

 

Ve bizce asıl bomba 🙈 Türk gecesi. Şimdi diyeceksiniz ki “Nedir bu Türk gecesi 🤔?”

Görünüşte tamamen turistlere yönelik bir aktivite gibi görünüyor. Ancak otelden aldığımız bilgiye göre yerel halk, Türk turistler dahil çoğu kişi bu etkinliğe katılıyormuş. Biraz inceledikten sonra hemen gitmeye niyetlenip, rezervasyon yaptık. Kapadokya’da birçok mekan Türk gecesi düzenliyor, fakat biz tercihimizi, dış görünüşü antik Mısır esintilerine ve büyüleyici detaylara sahip Uranos Sarıkaya’dan yana kullandık. Türk gecesinde de iki çeşit menü uyguluyorlar. İster yemek ve sınırsız alkollü menü ya da mezeli ve sınırsız alkollü menüyü tercih edebilirsiniz. Biz akşama kadar acıktığımız için yemekli olanı tercih ettik. Uyarmadan geçmeyelim, burası ve diğer Türk gecesi düzenleyen mekanlar aşırı turistik olduğu için rezervasyon kesinlikle şart.

 

Uranos Sarıkaya bir Cave Restaurant olarak yapılmış ve kendinden harika bir akustiği var. Ortada sahne diyebileceğimiz alanda yükselerek kaya içerisine işlenmiş beş koldan oluşan kocaman bir salon bulunuyor. Önden müziğin başlaması bu akustiği epeyce hissetmeye yetiyor. Müzikten sonra dansçılar geliyor, yöresel dans çeşitlerini sergiliyor, beklediğimizden çok daha iyi performans sergiliyorlar diye de bir itirafta bulunalım hemen 🙈 Fazlasıyla profesyonel dansçıları izlerken yemek yemeyi unuttuk desek yeridir 😅.

Kına gecesi ve damat ritüellerinden tutun da, horon’a kadar ülkemize ait tüm danslar oynandı ve dansöz bile vardı. Finalde ise dansın sonunda Türk bayrağı açılarak program bitti. Biz izlerken çok keyif aldık, böyle keyifli bir seyir beklemezken bu kadar zevkle izlemek bizi oldukça memnun etti. Mekan çıkışında İzmir ve İstanbul’dan alışık olduğumuz üzere “Alkol kontrolü köşede duruyor mudur acaba 🤔?” diye düşünürken, bir polis aracının olmaması ise bizi oldukça mutlu etti 😅.

 

Özetleyecek olursak; Kapadokya ülkemizin bir mirası, her zaman keyifli, her zaman özel bir yer. Gezilecek çok sayıda yer var: Göreme, Avanos, Ürgüp, Uçhisar, Derinkuyu ve bunun gibi pek çok yer… Biz araç kiraladığımız halde iki tam günde ancak anlattığımız kadarını gezebildik. Eğer aklınızda bu yöreleri gezmek varsa, iyi bir plan yapmak şart. İnsan buraya gelince kendisini bambaşka bir dünyada gibi hissediyor. Cave otellerde tebeşir gibi dökülen duvarların içinde uyumak, basit bir mekanizmayla bilmem kaç yüz metre havalanan sıcak hava balonundan aşağıya bakmak normal şartlarda akıllı insan işi değil gibi geliyor ama oraya gidince “Buraya kadar gelip bunu da yapmayacaksak ne yapalım, atın ölümü arpadan olsun” mantığıyla insan tadını çıkara çıkara yapıyor bunları, bol bol keyif de alıyor 😄. Herkesin er ya da geç kesinlikle görmesi, havasını soluması gereken enteresan bir yer burası ve yerli halkı (sonradan gelenler değil onlar biraz cingöz uyanık esnaf) da son derece misafirperver ve nazik.

 

Biz pek sevdik Kapadokya’yı, gezdiğimiz yerler arasında, bizdeki yeri hep özel oldu, mutlaka gidip görün, pişman olmazsınız 😉.