Notifications
Clear all

Saklıkent Kanyonu Nerededir Nasıl Gidilir?

1 Posts
1 Users
0 Likes
334 Views
(@guvensez)
Posts: 418
Member
Topic starter
 

Saklıkent… Rivayete göre sürüden kaçan keçisinin peşinden giden bir çobanın keşfettiği, içinden akan buz gibi suda yürümenin zaman zaman zorlaştığı, irili ufaklı şelaleleri ile yaklaşık 15 kilometrelik uzun ve derin bir kanyon. Öyle ki bazen kanyon içerisinde güneş ışıkları sadece sızıntı halini alıyor. Ama sanırım Saklıkent’te en sevdiğim şey de bu; tatilinizin tam ortasında, sıcaktan bunaldığınız bir günde adeta kaçış olur Saklıkent tatilcilere. Kanyon boyunca yürüyüp şelalelerde serinlemek, kanyonun girişindeki ve çayın kenarındaki yerlerde bir şeyler yemek müthiş dinlendirir insanı.

 

Ben tatillerimde genelde Fethiye’yi tercih ederim. Size  Saklıkent’e Fethiye’den nasıl gidilebileceğini anlatmaya çalışacağım. Ama eminim Kaş’tan da buraya ulaşmak çok kolaydır. Kendi aracınızla, Fethiye’den doğuya doğru Antalya yolunda ilerlediğinizde karşınıza çıkacak kavşakta Saklıkent tabelasını takip edip 30 kilometre gitmeniz yeterli. Bunun haricinde Fethiye’den, kent merkezindeki caminin yanındaki  dolmuşlarla da Saklıkent’e ulaşabilirsiniz. Benim size tavsiyem eğer kendi aracınız yoksa gidiş-dönüş olarak tur halinde olan dolmuşları tercih etmeniz. Çünkü Saklıkent yolunda Tlos Antik Kenti, Yakapark, İsli Mağara gibi müthiş güzellikler var ve bu tur buralara da uğruyor.

Saklıkent’e geldiğinizde sizi Eşen Çayı’na doğru giden suyun etrafına sıralanmış ahşap iskele şeklinde restoranlar karşılıyor. Bu restoranlarda daha çok alabalık ve gözleme servis ediliyor. Müthiş bir hızla akan suyun gürültüsü size yemeğinizi yerken eşlik ediyor. Ama benim size tavsiyem, yemeği yürüyüşün sonrasına bırakmanız. Gişeden biletinizi alıp kanyona giriyorsunuz. Bu andan itibaren müthiş manzara ile iç içesiniz. Kayalıklara tutturulmuş tahta iskelede tek sıra halinde giderken, altınızdan delice akan suyu hayranlıkla izlememek mümkün değil. Bu yoldan sonra suyun asıl patladığı yere geliyoruz. Patlamak derken gürül gürül fışkıran suda gerilmiş iplere tutunarak yürümeniz gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Zaten aksi pek mümkün değil. Suyun kuvveti sürekli dengenizi bozuyor. Kaynağın nispeten az kuvvetli olduğu yerlerde Bey Dağları’ndan gelen kaynak suyunu içmek tarifsiz bir duygu. Kanyonun içerisinde su bu kadar kuvvetli değil. Hatta üzülerek söylemeliyim ki her geçen yıl içerideki su azalmakta. Kayaların yapısı çok enteresan. Oldukça parlak ve kayganlar. Tabi bu kayganlık dikkatli olmanızı gerektiriyor. Çünkü kanyon boyunca önünüze taşlar ve hatta kayalar çıkıyor. Yaklaşık 13 kilometrelik kanyonun başları yürümeye müsait olsa da sonraki bölümler tatilciler için pek uygun değil. Ben de zaten çok ileri gitmedim ama gerek gördüğüm fotoğraflar, gerekse deneyenlerin anlattıkları bu bölümlerin ciddi tecrübe, kondüsyon ve ekipman gerektirdiğini gösteriyor. Ama zaten tatilciler için bir günlük Saklıkent gezisinde bu kadar maceranın yeterli olduğunu düşünüyorum. Daha fazlasını isteyenler Kanyon girişindeki turlara katılıp Eşen Çayı’nda mini bir rafting de yapabilir. Kanyonun çıkışında otoparkın olduğu yerde kurulmuş tezgahlarda arı sütü, bal, harnup pekmezi gibi ürünler ve tabi ki süs eşyaları satılıyor.

 

Biraz da Saklıkent’e giderken uğrayabileceğiniz yerlerden bahsetmek istiyorum. Bunlardan ilki bir Likya kenti olan Tlos. Tiyatrosu, hamamı, kral mezarlarıyla görkemli bir şehir. Kral mezarlarının tepesinde, muhtemelen eski bir Bizans kalesi üzerine kurulmuş kalenin adı Kanlı Ali Paşa Kalesi. Kalenin altındaki kabartmalardan birinde kanatlı at pegasus resmedilmiş. Kalenin bulunduğu tepe, ovaya hakim yüksek bir yerde. Tiyatro kısmen yıkılmış olsa da heybetini koruyor. Tlos’ta benim en sevdiğim yer eski hamam. Kemerleri ve ova manzarasıyla çok estetik. Kazı çalışmaları kurulan ekip sayesinde devam ediyor. Burada antik zamanda yarışların düzenlendiği bir alanın varlığından bahsediliyor.

 

Saklıkent yolu üzerindeki bir başka nokta Yakapark. Buz gibi kaynak sularının şelaleler oluşturduğu mekan yemyeşil bir güzellik sunuyor size. Çınarların altındaki kamelyalarda dinlenip suyun sesini dinlemekte fayda var. Müthiş bir sakinlik, huzur. Tesisin restoran kısmında oluşturulan havuzda bir yazı dikkatini çekecektir; “Havuzda 5 dakika kalana içecek, 15 dakika kalana yemek bedava”. Elinizi suya sokup birkaç saniye beklemek aklınızda oluşan deneme hevesini yok edecektir. Tesisteki dikkatinizi çekecek bir diğer farklılık , içeceğinizi içtiğiniz barda oluşturulan ufak kanalcıkta akan su ve içinde yüzen balıklar. Düşünün bir bar tezgahı ve bardağınızın altında yüzen balıklar. Kesinlikle değişik bir deneyim! Balıklara zarar vermeden onlara dokunmak mümkün.

 

 

Bir de kaplıcalar bölgesinde yer alan İsli Mağara var ki, kendisinden çok hakkındaki rivayetler enteresan. Yüzyıllar önce savaşçılar için hamam olarak kullanılması ya da düşmanların burada yakılarak öldürülmesi rivayetlerden bazıları. Yaklaşık 20-30 metre yüksekliğinde, üçgen şeklinde bir giriş. Sanki gerçekten de, ateş tutulmuş da islenmiş gibi kararan duvarlar. İçeriye el yordamıyla bir aydınlatma kurulmuş. Sanırım mağaranın çıkışındaki çay bahçesinin sahibinin fikri. Çünkü daha önce ne aydınlatma, ne de çay bahçesi orada yoktu. Ancak varlığı güzel olmuş çünkü kısa mağara gezisi sonrası çay keyfi hoş oluyor. Mağaraya 20-30 metre uzaklıkta bir tesis var ve kaplıcasının şifa kaynağı olduğu söyleniyor. Kaplıcayı kullanmayacak olsanız bile izin alıp içine girebilir, tamamen doğal bir mağaranın içindeki kükürtlü sıcak suyun oluşturduğu kaplıcayı görebilirsiniz.

 

Yazının başında da söylediğim gibi Saklıkent tatilde yaz sıcağından kaçabileceğiniz bir nefes alış noktası gibi. Yolda görebileceğiniz diğer yerler de cabası. Ben her Fethiye’ye gidişimde aksatmadan Saklıkent’e de uğrarım. Eğer sizin de yolunuz bir gün Fethiye’ye düşerse Saklıkent’i es geçmeyin derim. Hatta sırf Saklıkent’i görebilmek adına bu bölgeyi tatil planlarına almakta fayda var. Yolunuzun hiç bitmemesi dileğiyle…

 
Posted : 13/05/2022 12:37 pm