Independent gazetesinin “The Real Turkey” başlığıyla haber konusu yaptığı Selimiye, son yıllarda pek popüler. Hele bu yıl epey uçmuş durumda 🙈. Selimiye, Bodrum-Marmaris arasında seyreden mavi yolculuk teknelerinin uğrak yerlerinden biri. Yeşillikler içinde saklanmış olan bu köyün suyu genelde temiz ve durgun, üstelik sıcacık. Tekne yoğunluğu suyu zaman zaman kirletiyormuş, ancak biz son iki senedir yaptığımız ziyaretlerde böyle bir durumla karşılaşmadık ama belirtmekte fayda var. Selimiye‘de kumsal şeridi veya benzeri bir şey yok, çakıl veya iskele üzerinden denize girebiliyorsunuz.
Pansiyonlar ve işletmeler kendi önlerini kendilerince plaja çevirmiş. İşletmeler dediğimiz ise sahil şeridinde yer alan restoranlar. Gündüz denize girdiğiniz yerler, akşam 5-6 gibi birden restorana dönüşebiliyor. Eğer dışarıdan geliyorsanız belli bir ücret karşılığında burada yer alan şezlong ve şemsiyeleri kullanabiliyorsunuz. Eğer oteliniz sahil şeridinde değilse üzülmenize gerek yok, genelde sahilde olmayan oteller bu işletmelerin biri ile anlaşma yapıyor ve sizi mağdur etmiyor. Böylece işletmeler sizin gün içerisinde deniz, içecek ve yemek ihtiyacınızı karşılamış oluyor.
Selimiye’ye Ulaşım
Selimiye‘ye Milas (Bodrum) ve Dalaman Havalimanı’nı kullanarak ulaşmak mümkün. Milas‘tan yaklaşık 2,5 saat, Dalaman‘dan da yaklaşık 2 saat sürüyormuş. Biz araç ile gittiğimizden yolda küçük bir mola için Akyaka‘yı tercih ediyoruz, burada Azmak’ta serinleme ve ufak bir gezinti iyi geliyor. Orhaniye‘de bulunan Kız Kumu Plajı‘nda denizin içinden de yürüyebilirsiniz, denizin içinden yürüyebilirsiniz diyoruz çünkü, buranın denizinin başka bir olayının olduğunu düşünmüyoruz, koyda oluşan akıntıdan dolayı kum biriktiği için koyun karşı tarafına yürüyerek geçilebiliyor. Yol kenarında araba bolluğundan da anlayabileceğiniz üzere şortunu, mayosunu giyen suyun içinde yürüyor, fotoğraf çektiriyor. Çeşitli hikayeler var buranın oluşumuyla ilgili, merak edenlerin araştırmasını tavsiye ederiz. Kız Kumu‘nu geçtikten sonraki yol çok keyifli, bol manzaralı ama biraz virajlı, dikkatli gitmekte fayda var. Eğer aracınız yoksa Dalaman havaalanından Havaş servisleriyle veya normal şehirler arası otobüs ile Marmaris terminaline gelip, dolmuşa binerek Selimiye‘ye ulaşabilirsiniz. Terminalden Selimiye yaklaşık 1 saat sürüyor.
Selimiye’de Konaklama
Selimiye, gelen talep karşısında bir çok sonradan dönüştürülmüş otellere ev sahipliği yapıyor. Öyle büyük işletmeler, her şey dahil oteller filan yok. Çoğunun işletmecisi köyün yerlisi olduğu için genel hizmetten memnun kalabilirsiniz. Bizim tavsiyemiz ise sahibelerinin tatlılığı ile Masal Tatil Evi olacak. Biraz tepede yer alması sayesinde enfes bir kahvaltı ve oda manzaranız oluyor. Sahilde ise SUP ile anlaşılmış olması oldukça hoş. Eğer buraları okuyorsanız tripadvisor tarzı sitelerden bir güzel otel araştırmasına koyulmuşsunuzdur diye düşünüyoruz.
Selimiye’de Nasıl Vakit Geçiririz Acaba 🤔? Diye Düşünüyorsanız Buyrun Efendim
Kahvaltı için konuşacak olursak, oteller genelde serpme kahvaltı konusunda başarılı oluyor, ballar Marmaris’in güzel balı, reçeller ise köyün ev yapımı reçeli oluyor ve sizi oldukça memnun edecek tarzdalar. Ancak ekstra bir kahvaltı isterseniz bizim gözdemiz Paprika. Kendilerine özgü tatlıları da efsane olan Paprika enfes bir yer.
Akşam yemeklerinde ise Selimiye size oldukça güzel restoranlar sunabiliyor. Genellikle rezervasyon ile çalışan sahil restoranları 2-3 gün önceden doluyor, biz her seferinde ilk gece yemeğini ayarlamayı unutuyor ve hep Giritimu Meyhane’yi tercih ediyoruz. Burayı ne zaman arasak bize hemen bir kolaylık sağlayarak “rezervasyonunuzu alalım, masa ayarlarız diyorlar.” biz mezelerini ve yemeklerini oldukça başarılı buluyoruz.
Bir diğer güzel restoran ise Lipsos, köyün daha yeni işletmelerinden diyebileceğimiz bir restoran. Porsiyonların inanılmaz büyük olduğu Lipsos taze mezeleri ile gönlümüzü feth eden bir yer. Yemek yerken iskele üstünde olmak ise ayrı bir çekici nokta. İçi deniz ürünleri dolu börek ise paçanga severleri kalbinden vuracaktır. Hem hafif hem de lezzetli mezelere ev sahipliği yapan lipsos bizden tam puan alan bir işletme. Çalışanların kibarlığı ve ilgisi ise ayrı bir artı.
Son akşam yemeği tavsiyemiz ise Melek Otel’in restoranı olan Caridea. Burada bir beyaz konseptinin uygulanmış olması oldukça güzel duruyor. Hardallı levrek adındaki mezeleri bizim çok sevdiğimiz ancak içerisindeki mayonez yüzünden azıcık ağır bulduğumuz bir meze oldu. Girit mezesinin ise dolu dolu servis edilmesi bizi epey derinden etkiledi 😅. Kalamar ve karides porsiyonlarının küçüklüğü hayal kırıklığına uğratsa da lezzet açısından kusursuzdu.
Tatlı ile fazla haşır neşir iseniz Ceri Cafe de sizin tercihiniz olabilir. Sezonunda taze toplanmış meyvelerden çeşit çeşit tatlılar yapan, katkı maddesi kullanmayan, köyün ilk göz ağrısı olan Ceri Cafe sevimli ve butik bir cafe. Eğer Selimiye’ye gitmeyi düşünüyorsanız şans verilmesi gerekenler listenizde mutlaka olmalı. Günün hangi saati giderseniz gidin, nefis bir tatlı yiyip harika bir kahve içebilirsiniz. Eğer varsa (ki çoğu zaman olmuyormuş) ponçik, yoksa o gün fırından ne çıktıysa denemenizi tavsiye ederiz. Tatlıların günlük olması gönül rahatlığıyla yemeniz için mükemmel lezzetlerinin yanında ayrı bir sebep.
Biz daha o yöreye özgün lezzetler istiyoruz derseniz Selimiye Losta Tatlıcısı tercihiniz olabilir. Burası, gerçek keçi sütünden ürettikleri peynir ile harika losta tatlısı (peynirli baklava tarzı bir tatlı) yapıyor yanında ise limonata veya çay çok güzel ikili oluşturuyor. Kendileri dondurma da yaptığı için keçi sütlü dondurma tatlının yanına güzel gidiyor ancak dondurma abartıldığı kadar hoş değil, zamanında Ankara’da AOÇ deneyenlerden olduğumuzdan keçi sütlü dondurma biraz tırt geliyor.
Farklı Bir Şeyler Yapalım Derseniz Buyrun
- Sabahları hafif tempolu yürüyüş çok zevkli, sahil şeridinin kısmen uygun yapıda olması size sabah yürüyüşlerinde güzel bir hava sunacaktır. Paprika’da yürüyüş sonrası bir maden suyu ve kahve ödülü harika olur. Maden suyunun Sakız Adası’ndan geldiğini unutmamak gerek 👌🏻
- Köyde bir çok tekne bakir kalmış adalara, koylara tur düzenliyor. Bizde Buse’yi tekne tuttuğu için gidemedik ancak tavsiye eden çok. Diving için ise güzel koylar var deniyor.
- Birçok gazetenin “En iyi 10” listesinde görmüş olduğumuz Mavi Pide’ye uğramak gerek. (O listelere pek güvenilmese de.) Selimiye’de bulunan Mavi Pide bize karadeniz pidesi kadar güzel olmasa da hafif ve güzel bir pide sundu. Servis hızlı ve hizmet çok güler yüzlü, pideler ise standartlığın dışına çıkmış birkaç çeşit ile mutlu eden yapıda.
- Köyün en bilinen adresi tartışmasız Sardunya. Her zaman çok dolu, hep çok popüler. Ne yazık ki rezervasyonsuz imkansız ve rezervasyon 1-2 hafta önceden olmak zorunda. Biraz popülerlik ve biraz da reklam olduğu için fiyatlar şişmiş, köyde bulunan diğer işletmelerden ayıran özelliği olan lezzet farkı ise ortadan kalkmış. Birçok arkadaş son gidişinde pişman olduğunu, “İstanbul’da parayı boğazdaki bir restorana bıraksak daha iyiydi” dedi. Biz de Sardunya’ya gitmek için çok çabalamadık. Eğer yelkenli merakınız varsa gidilebilir, çünkü önüne bağlı olan yelkenli ve katamaranlar hoş 👌🏻.
- Siz denize dönükken, koyun solundan akşam güneşin batışını izleyerek denizde keyif yapmak harika bir şey.
- Birçok işletme sebzesini ve meyvesini kendi bahçesinde yetiştiriyor. Bu yüzden mezeler ve salatalar acayip taze.
En Kısasından Maddeli Özet
- Selimiye kafa dinlemek için harika bir köy (şimdilik).
- Fiyatların biraz yukarıda olması istenmeyen olayların engellenmesi için yapılması gereken bir şey olduğuna inandığımızdan kısmen pahalı olmasını çok sorun etmiyoruz.
- Çoğu işletme güzel hizmet sunsa da arada 1-2 işletme kaytarmıyor değil. Burada dile getirmemizin etik olmayacağını düşündüğümüzden bizce hijyenik açıdan iyi olmayan ve kötü hizmet sunan yerleri yazmak istemedik. İyi bir araştırma ile kim iyi kim kötü anlarsınız zaten.
- Selimiye’nin denizinin sıcak ve sığ olması çocuklu aileler için harika bir yer olmasını sağlıyor.
- Bar/disco tarzı aşırı müzikli yerlerin olmaması ise kafanızın gereksiz şişmeyeceği anlamına geliyor.