Sanatın Şehri: Roma Gezilecek Yerler Rehberi

Roma Gezilecek Yerler

Öyle bir şehir düşünün ki attığınız her adım ayrı bir sanat eserine çıkıyor. Yürürken sanki bir sergidesiniz ve her esere ayrı bir hayranlık ile bakıyorsunuz. İşte Roma, attığınız her adımda büyüleneceğiniz, sanatın en güzel örneklerini göreceğiniz en keyifli şehirlerden biri. Sanat severler için bir cennet, sanatı daha keşfetmemiş olanlar için ise bir başlangıç. Çünkü bu şehrin sokaklarında dolaştıkça sanatı merak etmemek, sanatı sevmemek elde değil.

Eğer İtalya’yı keşfetmek istiyorsanız İtalyan sahilleri kadar Roma’yı da ziyaret etmiş olmanız gerek. Avrupa’nın en önemli kültürel, tarihi ve sanat merkezi olan Roma geçmişteki imparatorlukları ve onların eserlerini günümüze kadar eşsiz bir şekilde koruyarak ulaştırmış. Her bölgesinde ayrı bir şey sunan Roma hem müze gezmeyi sevenler, hem yemek yemeyi sevenler hem de yürüyerek gezmeyi tercih edenler için ideal. Aslında Roma herkesin gezi anlayışına uygun bir şey de sunuyor.

Lafı daha fazla uzatmadan Roma gezi rehberi yazımıza başlayalım ve size Roma’yı detaylıca anlatalım. Hazırsanız haydi, Roma’yı keşfedelim!

Roma’ya Nasıl Gidilir?

Roma, Türkiye’den gidilmesi en kolay ülkelerden biri olabilir. Hem konumu hem de popülerliği sebebiyle İstanbul’dan Roma’ya pek çok uçuş bulunmaktadır. Sabiha Gökçen ve İstanbul Havalimanı’ndan 2 saat 40 dakika’ya Roma’ya gidebilirsiniz. Pegasus ve Türk Hava Yolları’nın gün içerisinde pek çok seferi bulunuyor. Hatta Roma seyahatinizi daha öncesinden de planlarsanız çok daha uygun fiyatlara Roma’ya gidebilirsiniz.

Bunun yanı sıra daha uygun fiyatlı bir şekilde Roma’ya gitmek istiyorsanız onun da yolu var ama tabii biraz uzun. İstanbul’dan tren veya otobüs ile Bulgaristan’ın başkenti Sofya’ya gitmeniz gerekiyor. Ardından da Sofya’dan uçak ile Roma’ya geçebilirsiniz. Tarihlere ve uçaklara göre değişse de ortalama olarak Sofya’dan Roma’ya gidiş dönüş bilet fiyatları 500 TL civarında. Otobüs ve tren biletlerinin fiyatları da değişiyor. Eğer son dakika planı yaptıysanız Bulgaristan üzerinden Roma’ya geçmeyi de düşünebilirsiniz.

Roma’ya Ne Zaman Gidilir?

Roma’nın sokaklarında gezmek ve bu tarihi keşfetmek istiyorsanız Roma’ya ne zaman gidilir sorusu sizin için oldukça önemli. Öncelikle şunu söyleyelim Roma yazları çok ama çok sıcak oluyor. Yaklaşık 30 ile 32 dereceye çıkan sıcaklık sizin gün içinde bir yerden bir yere yürümenizi zorlaştırabiliyor. Yine de eğer yaz ayında gidecekseniz Haziran gibi daha yaz başlangıcı dönemi seçebilirsiniz çünkü aşırı sıcaklar bir yerden sonra tatilinizi biraz bozabilir. Aynı zamanda yazın çok kalabalık olduğundan pek çok yerde sıra beklemek zorunda da kalabilirsiniz.

Roma’ya gitmek için en ideal mevsimlerden biri ilkbahardır. Hem sıcaklık hem de kalabalık açısından sizi üzmez ve tatilinizi daha da güzelleştirir. Yine sonbaharda da birkaç ceket alarak gezebilir ve şehrin tadını çıkarabilirsiniz. Hem daha uygun fiyatlı olsun hem de görece daha az turist göreyim diyorsanız kış aylarında da Roma’ya gidebilirsiniz. Tabii montlarınızı unutmamanız gerekiyor!

Aslında Roma’ya 4 mevsim gidebilirsiniz ama gitmeden önce ne görmek istediğinizi belirlemeniz önemli. Örneğin, çok kalabalıkta kalmak istemiyorsanız yaz ayını eleyebilirsiniz. Eğer soğuğu seviyorsanız kış aylarını tercih edebilirsiniz. Yine de Roma’yı keşfetmek ve güneşin de tadını çıkarmak için en keyifli mevsimin ilkbahar olduğunu söyleyebiliriz.

Roma Şehir İçi Ulaşım

Öncelikle şunu söyleyelim, Roma’da şehir içi ulaşım oldukça kolay. Oldukça geniş bir alana yayılan Roma’da metro geliştiği için kolay bir şekilde şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Turistik noktalar arasında da çalışan metro hatları ile hem uygun fiyatlı hem de hızlı bir yolculuk yapabilirsiniz. Akşam 23.30’a kadar çalışan metro sabah erken saatlerde başlamaktadır.

Metronun yanı sıra otobüs de Roma’da kullanabileceğiniz bir diğer toplu taşıma aracıdır. Özellikle turistik bölgelere çalışan farklı otobüsler de bulunmaktadır. Şahsen bizim bindiğimiz otobüsler oldukça boştu ama yine de iş çıkış saatlerine göre bu yoğunluğun değiştiğini söyleyelim.

Scooter ve motorlar da Roma’da rahatlıkla kullanabileceğiniz aletlerdir. Özellikle neredeyse her sokakta elektrikli scooter göreceksiniz. Uygulama aracılığı ile hızlı bir şekilde kiralayıp kullanmaya başlayabilirsiniz. Hem bireysel kullanıma imkan sunması hem de şehrin ruhunu daha fazla hissetmenizi sağlayan scooter ve motorlar gerçekten Roma’da denenebilir.

Roma’da şehir içi ulaşım için bir diğer seçenek ise taksidir. Maalesef taksiler oldukça pahalı. Taksimetre fiyatları da yüksek olduğundan taksi belki de en son tercih edeceğiniz ulaşımlardan biri olabilir.

Roma’da Nerde Kalınır?

Roma oldukça turistik bir yer olduğu için birbirinden farklı konaklama seçenekleri bulunuyor. Roma’da konaklama için yer ararken şehrin bölgelerini kontrol edebilirsiniz. Otelde kalabileceğiniz gibi Airbnb üzerinden de direkt daire kiralayabilirsiniz. Roma’da nerede kalınır sorunuzu yanıtlayabilmek için belirli otelleri sizin için listeliyoruz.

La Griffe Hotel Roma

Şehrin merkezinde konumlanan La Griffe Hotel Roma hem büyüleyici odaları hem de lüks olanakları ile oldukça iyi bir konaklama seçeneği. Yürüyerek pek çok turistik noktaya gidebilmenize de imkan tanıyan bu otelde konaklamaya kahvaltı da dahil.

Mama Roma Domus

Daha uygun fiyatlı bir konaklama arıyorsanız Mama Roma Domus tam sizlik! Metroya ve gezilecek yerlere çok yakın konumlanan bu otel daha sakin ve daha samimi. Özellikle lokasyonunun güzelliği açısından neredeyse hiç toplu taşıma kullanmanıza gerek kalmayacak.

Fragrance Hotel St.Peter

Kaldığınız yerden Vatikan’ı görmek istiyorsanız kesinlikle burada konaklamalısınız. Vatikan’ın neredeyse dibinde yer alan bu otel eşsiz manzarası ve lüks odaları ile gerçekten de size Roma’nın bir başka yüzünü gösterecek.

Baboon Room

Stüdyo ve ev arasında bir yerde kalmak istiyorsanız Baboon Room’un oldukça minimal ve zevkli döşenen odaları Roma’daki günlerinizi çok daha keyifli hale getirecek. Hem şehir merkezindeki konumu hem de metro durağına yakınlığı ile her yere ulaşımınızı daha kolay bir hale getiren bu yer hem temiz hem de uygun fiyatlı.

Roma’da Gezilecek Yerler

Roma’ya nasıl gidilir, Roma’da şehir ulaşım için ne kullanılır ve Roma’da nerede kalınır sorularını da yanıtladıysak şimdi yazımızın en keyifli noktasına geldik: Roma’da Gezilecek Yerler!

Roma’da gezilecek yerleri hikayeleri ile birlikte aktarmaya çalıştığımız bu kısımda kendinize kalacağınız gün sayısı kadar oldukça dolu bir plan yapabilirsiniz. İşte Roma’da gezilmesi gereken yerler!

Kolezyum

Roma deyince aklımıza ilk gelen yer tabii ki Kolezyum! Yıllardır ayakta duran bu yapı şehrin bir simgesi haline gelmiş. Yapımına milattan sonra 72 yılında başlanan Kolezyum’un hem içine girebiliyorsunuz hem de dışarıdan detaylıca görebiliyorsunuz.

Mimari açıdan eşsiz bir eser olan Kolezyum 188 metre uzunluğunda ve 156 metre genişliğinde. Dünyanın en büyük arenası olan Kolezyum’da gladyatörlerden vahşi hayvanlara kadar pek çok farklı müsabaka düzenlenmiş. Eğer Kolezyum’un içerisine girmek istiyorsanız internet üzerinden bilet almanız gerekiyor. Gitmeden önce kesinlikle biletinizi alın.

Roma Forumu

Kolezyum’un devamında olan ve şehir merkezinin belli bir kısmına yayılmış Roma Forumu bizim şehirde aşık olduğumuz eşsiz yapıları barındırıyor. Gece ayrı, gündüz ayrı güzel bir yer olan Roma Forum, Roma İmparatorluğu’nun ticaret ve hukuk merkeziymiş.

İdari binaları ve pek çok tapınağı içerisinde barındıran Roma Forumu gerçekten tarihin içerisinde dolaşma fırsatı veriyor. Roma’da görülmesi gereken yerler listesinin başında gelen Roma Forumu hem gündüz hem de gece ziyaret edin. Çünkü akşamları ışıklandırması gerçekten harika!

Pantheon

Belki de Roma gezinizde sizi en fazla büyüleyecek olan bu yapı gerçekten iyi ki Roma’ya gelmişim dedirtecek kadar mükemmel! Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırılan bu tapınak aslında tüm tanrıları içerisinde barındırıyor. Mükemmel bir kubbeye sahip tapınak gerçekten ilk görüşte tüm heybeti ile sizi etkilemeyi başarıyor.

Tüm Tanrıların Tapınağı olarak da bilinen Pantheon 118 ile 125 yılları arasında inşa ettirilmiş. Yani bu karşınızda duran yapının tarihini duydukça daha da etkileniyorsunuz! Dev kubbesinin yapımında volkanik kül kullanılan Pantheon’un içerisinde hükümdarlardan sanatçılara kadar pek çok önemli ismin mezarı da bulunuyor.

Girişlerin ücretsiz olduğu Pantheon’a gelirken dikkat etmeniz gereken birkaç şey bulunuyor. Bunlardan ilki, kadınlar omuzları ve bacakları açık şekilde içeriye giremiyor. Gelirken askılı ve şort giymemeye özen gösterin. Eğer giyecekseniz de örtmek için yanınızda bir şal olabilir. Erkekler de diz üstü şort ile giremiyor, bunu da hatırlatalım.

Bunlarla birlikte tatil günleri ile birlikte cumartesi ve pazar günleri de giriş için rezervasyon gerekiyor. Resmi sitesi üzerinden detaylı bilgilere ulaşabilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz. Diğer günler de belli kişi sayısı olduğu için erken gitmekte fayda var.

Trevi Çeşmesi

Aşk Çeşmesi olarak da bilinen Trevi Çeşmesi hem Instagram’a mükemmel fotoğraflar atmak hem de dilek tutmak için gitmeniz gereken bir yer. 1732 ile 1752 yılları arasında Nicola Salvi tarafından inşa edilen Trevi Çeşmesi günümüze kadar eşsiz şekilde korunarak gelmiş. Çeşme üzerindeki heykellerde sadece Nicola Salvi’nin değil pek çok sanatçının da imzası var.

Üzerinde Neptün ile birlikte pek çok heykel bulunan bu eşsiz çeşme sandığınızdan da büyük. Her kısmında ayrı bir detay bulunan çeşmenin her köşesinde fotoğraf çekilebilirsiniz. Ama güzel bir şekilde fotoğraf çekilmek ve kalabalıktan kaçmak istiyorsanız sabah çok erken saatlerde gelmenizi tavsiye ederiz. Saat 10’dan sonra çeşme o kadar kalabalıklaşıyor ki gerçekten fotoğrafınızda yığınlarca kişi yer alabilir.

Bununla birlikte çeşmeye geldiğinizde dilek de tutabilirsiniz. Çeşmeye sırtınızı dönerek dileğinizi tutun ve sağ eliniz ile sol omzunuz üzerinden çeşmeye paranızı atın. Umarım dileğiniz olur!

Navona Meydanı

Yok ben heykellere bir türlü doyamadım diyorsanız sizi Navona Meydanı’na alalım! Gerçekten bir sanat eseri gibi olan bu meydan bizim Roma’da en sevdiğimiz yerler arasında. Hem kent yaşamını gözlemleyip hem de yapılara hayran kalmak istiyorsanız burada kısa bir mola verebilirsiniz. Zaten şehrin merkezinde konumlanan bu meydanda eskiden 1.yüzyıldan kalma büyük bir stadyum varmış. Sonrasında papanın da isteğiyle bu stadyum kaldırılmış ve burası bir meydana dönüştürülmüş.

Roma’da pek çok eserini göreceğiniz Bernini’nin en önemli eserlerinden biri olan Dört Nehir Çeşmesi de bu meydanda bulunuyor. Roma’da görülmesi gereken yerler arasında ilk sıralarda yer alan Dört Nehir Çeşmesi Nil, Rio de la Plata, Ganj ve Tuna Nehirlerini barındırıyor.

Palatino Tepesi

Roma’daki en eski yaşam alanına ev sahipliği yapan Palatino Tepesi, Roma Forum’a oldukça yakın bir noktada konumlanıyor. Milattan önce 1000 yılına dayanan tarihi ile sizi eski bir zamana ışınlayan Palation Tepesi de kesinlikle Roma gezilecek yerler listesinde bulunması gereken bir nokta. Hem manzarası hem de tepede bulunan tapınaklar ve imparatorların evleri ile adeta o döneme ışınlanıyorsunuz.

İspanyol Merdivenleri

Roma demek sanat demekse aynı zamanda da İspanyol Merdivenleri de demektir. Bir dönem herkesin oturup fotoğraf çekildiği, yemeğini yediği hatta sadece şehri ve hayatı izlediği bu merdivenler artık Roma’nın bir simgesi. Ama maalesef ki getirilen bir yasa ile birlikte bu merdivenlerde oturmak yasak. Bu yüzden merdivenleri görüp şöyle bir üzülebilir ve ardından merdivenleri çıkarken fotoğraf çekilebilirsiniz.

Bu arada Roma’da, İtalya’nın göbeğinde bu merdivenlere neden İspanyol Merdivenleri dendiğini merak ediyorsanız hemen onu da açıklayalım! Bu merdivenler ismini hemen orada bulunan İspanya Elçiliği’nden alıyorlar. Evet biz de duyduğumuzda hayal kırıklığı yaşadık…

Popolo Meydanı

Herhalde Roma gün doğumunda ayrı gün batımında ayrı bir şehir. Özellikle gün batımında Popolo Meydanı’nda iseniz Roma’yı çok daha fazla seveceğinize eminiz. Rönesans devrimini iliklerinize kadar hissetmenizi sağlayacak Popolo Meydanı hem lokallerin hem de turistlerin en sık uğradığı yerlerden biri.

Oldukça büyük ve geniş bir meydan olan Popolo Meydanı’nda Santa Maria del Popolo Bazilikası da bulunuyor. Aynı zamanda 13.yüzyıldan kalan Roma’nın en büyük obeliskisi de burada bulunuyor. Gün bitiminde bu meydana gelip, meydanda bulunan banklardan birine oturup etrafı izlemelisiniz!

John Lateran Bazilikası

314 yılında inşa edilen John Lateran Bazilikası, Roma’nın en eski bazilikası olma özelliğini taşıyor. Yıllar içinde savaş, doğal afet gören bazilikada pek çok kez restorasyon çalışması yapılmış. Gerçekten de hala o mükemmelliğini koruyan bazilika girdiğiniz ilk anda sizi büyülemeyi başarıyor.

Kapitolin Müzesi

Roma’nın tamamı her ne kadar açık hava müzesi olsa da gerçek müzeler de Roma kadar etkileyici. Roma’nın en önemli müzelerinden biri olan Kapitolin Müzesi de Roma gezilecek yerler listesinin başında yer alıyor.

Eskiden Antik Roma’nın dinsel merkezi olan bu müze şu anda sizi tarihte bir yolculuğa çıkarıyor. Özellikle Antik Yunan filozofları ve Roma imparatorlarına dair pek çok eseri barındıran müze gerçekten görülmesi gereken noktalardan biri. Bununla birlikte müzeye gitmeden önceden bilet alırsanız sıra beklemezsiniz.

Roma Ulusal Modern Sanat Galerisi

Roma’nın çağdaş sanat müzesi olan Roma Ulusal Modern Sanat Galerisi 1883 yılında açılmış. Bir diğer ismi Güzel Sanatlar Sarayı olarak bilinen müzeye gerçekten 2-3 saat ayırmanız gerekiyor. Özellikle 19 ve 20.yüzyıl sanatçılarının önemli eserlerini bünyesinde barındıran müzede her eserin önünde dakikalarca dikilebilirsiniz çünkü gerçekten çok güzel!

Castel Sant’Angelo

2.yüzyılda inşa edilen Castel Sant’Angelo yıllar içerisinde pek çok şey için kullanılmış. Hem kale, hem zindan olarak kullanılan bu yapı zaman içerisinde bu hale gelmiş. Yani aslında yıllar geçtikçe görkemli haline kavuşmuş diyebiliriz. Hem heykelleri hem de büyüklüğü ile size bir kez daha Roma’da olduğunuzu hissettiren bu yapının bizim açımızdan üzücü bir hikayesi de var.

Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan uzun bir süre bu kalede esir edilmiş. Tabii bu bilgiyi öğrenince kaleye karşı biraz kötü baksanız da gerçekten kaleye giden köprü ve diğer detaylar ayrı mükemmel!

Borghese Galerisi

İsmini Papa V. Paul’ün yeğeni Kardinal Scipione’den alan galeri içerisinde 15 ile 18.yüzyıllar arasından pek çok önemli eser barındırıyor. Tablo, antika eşyalar ve heykeller ile dolu olan galerinin her bir bölümü büyüleyici. Botticelli ve Caravaggio’nun eserlerinin yanı sıra Rubens ve Tiziano’nun da çalışmaları bulunuyor.

Galerinin içerisindekiler kadar sizi etkileyecek bir diğer şey ise bahçesi. Hayvanat bahçesi, su saati gibi farklı noktalar bulunan bahçeyi de gezmeyi unutmayın.

Campo de Fiori

Çiçek Bahçesi ismini taşıyan bu meydan Roma’nın en hareketli noktalarından biri. Roma’yı daha iyi anlamak ve bu şehirle iyi geçinmek istiyorsanız sizi buraya alalım. Roma gezilecek yerler listesinde oldukça önemli bir yerde bulunan Campo de Fiori’yi özel yapan orada kurulan pazarı.

1869 yılından beri kurulan pazarda gerçekten eşsiz parçalar bulabilirsiniz. Lokallerin de ziyaret ettiği bu Pazar haftanın 6 günü açık. Kartpostallardan broşlara, kahve fincanlarından tablolara kadar birbirinden farklı şeyler bulabileceğiniz bu yer gerçekten hediyelik almak için de ideal! Bununla birlikte pazarda yiyecek ve içecek de satılıyor. Bence Roma’da 1-2 saatinizi burada geçirmeyi unutmayın.

Via dei Condotti

Roma’ya gelip alışveriş yapmadan dönmek olmaz. Alışveriş yapmayacaksanız bile mağazaları şöyle bir gezmek inanın çok iyi gelecektir. Roma’nın gözde alışveriş caddelerinden biri olan Condotti zaten Roma gezilecek yerler listesinde bulunan pek çok önemli noktanın ortasında bulunuyor.

Oldukça lüks markalara ev sahipliği yapan caddede istediğiniz her ürünü bulabilirsiniz. Dediğimiz gibi almasanız bile çok güzel bir şekilde düzenlenmiş vitrinlere bakmayı ihmal etmeyin çünkü gerçekten göz alıcı! Biraz daha arka sokaklara gittiğinizde ise butikler ve daha orta segment markaları da görebilirsiniz.

Via Veneto

La Dolce Vita’yı izleyenleri Via Veneto’ya alalım! La Dolce Vita’nın pek çok sahnesinin çekildiği Via Veneto’nun ismini alma hikayesi biraz acıklı. İsmini Veneto Savaşı’ndan alan cadde şık restoranlar, oldukça lüks markalar ile dolu bir cadde. Öyle ki resmen Roma’nın en zengin ve ihtişamlı noktalarından biri.

Mimari açıdan da sizi farklı bir noktaya ışınlayan bu caddede biraz o kalabalıktan uzaklaşıp anın tadını çıkarabilirsiniz.

Aziz Petrus Meydanı

Roma’da meydandan bol bir şey yok. Her meydan da kendi içerisinde ayrı büyüleyici, ayrı güzel. Aziz Petrus Meydanı da Roma gezilecek yerler listesinde bulunması gereken noktalardan biri. Peki nerede bu meydan? Tam Vatikan’ın önünde!

Kendi içerisinde özerk olan Vatikan’ı da anlatmadan önce Vatikan’a açılan bu meydanı söyleyelim. Roma’ya gelmişken görmeden dönmemeniz gereken bu meydan milattan önce 1 yılında oraya konumlanmış dikilitaşın çevresinde bulunuyor. Gerçekten de eşsiz bir meydan!

Vatikan

Ayrı bir şehir ve ayrı bir devlet olan Vatikan, Roma seyahatinizi farklı bir boyuta taşıyor. Sanatı, tarihi ve yemekleri geçsek bile sırf Vatikan için Roma’ya gelinir! Katolik Kilisesi’nin merkezi olan Vatikan dini açıdan oldukça önemli bir yere sahip. Adeta kendi içerisinde yaşayan bir topluluğun olduğu Vatikan’ın tabii ki tamamına giremiyorsunuz. Sadece izin verilen belli bir kısmını ziyaret edebiliyorsunuz.

Vatikan’ın kendi içerisinde de gezilecek pek çok yeri var. Bunlardan ilki ve en önemlisi de St. Pietro Bazilikası. Dünyanın en büyük kiliselerinden biri olan St. Pietro Bazilikası’nda Michelangelo, Bernini ve Raffaello’nun izlerini görebilmek mümkün çünkü kilise onlar tarafından tasarlanmış. Bazilikanın bir diğer önemli noktası ise devasa kubbesi. Tam 140 metre uzunluğundaki bu kubbeye çıkabiliyorsunuz. Tabii ücreti karşılığında. Vatikan’ı ve Roma’yı şöyle tepeden görmek istiyorsanız kuleye çıkabilirsiniz.

Bazilikanın içerisindeki detaylar, işlemeler ve tablolarda da Michelangelo, Bernini ve Raffaello’nun izlerini görüyorsunuz. Resmen size bir sanat eseri sunan bu bazilika kesinlikle Roma’da görülmesi gereken yerler arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Bununla birlikte Vatikan Müzeleri de gezilmesi gereken yerler arasında. Vatikan her turist için çok önemli bir yere sahip olduğundan uzun kuyruklar beklemeye hazır olun. Bir de yine buraya gelirken askılı ve şort giymemeye özen gösterin. Girişte x-ray cihazlarından geçerken ekstra kıyafet kontrolü de yapılıyor. Vatikan’a giriş ücretsiz, kuleye çıkmak ve belli başlı müzelere girmek ücretli.

Sistina Şapeli

Roma demek Michelangelo demektir! Zaten İtalya’nın pek çok şehrinde Michelangelo’nun pek çok eserini görme fırsatı yakalayacaksınız ama bunlardan birisi var ki burayı ayrı bir özel kılıyor. Michelangelo’nun en ünlü eseri olan Adem’in Yaratışı Sistina Şapeli’nin tavanında yer alıyor. Öyle ki şapelin duvarlarını da Michelangelo yapmış.

Vatikan’a bağlı bir müze içerisinde bulunan şapele gidene kadar İtalyan sanatı ile ilgili pek çok eser görüyorsunuz. Dürüst olmak gerekirse biz hemen Adem’in Yaratılışı’nı görmek istediğimiz için bu eserlere çok fazla vakit ayıramadık çünkü heyecanımız büyüktü. Ama siz kesinlikle ayırın. Hatta buraya yaklaşık 2 saatinizi ayırmalısınız.

Sıra beklememek için de kesinlikle online olarak internet sitesinden bileti alın. Yine Sistina Şapeli’ne girerken askılı ve şort giymemeye özen gösterin. Eğer giydiyseniz de bir şal ile örtmeniz gerekiyor.

Roma gezilecek yerler yazımızda başlıca en önemli noktaları yazmaya çalıştık. Tabii ki Roma bu kadar değil, Roma’da neredeyse her bir sokak altın değerinde. Yine de kompakt bir şekilde Roma planı yapmak istiyorsanız gezi listenizde muhakkak bu noktalar bulunmalı. Bununla birlikte Roma sokaklarında biraz yürürseniz siz de yepyeni yerler keşfedebilir, kiliseler bulabilir ve heykeller görebilirsiniz!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *