Icerikler
Tarihte olduğu gibi günümüzde de önemini koruyan Kuzey Ege’nin atın şehri Bergama… Tarih ve doğanın inanılmaz uyumu ile geçmisi ile insanları büyüleyen Kadim şehirdir. Tarihte çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış (İyonya, Helen, Roma, Bizans Karesi, Selçuklu ve son olarak Osmanlı) ve dönemlere ait bir çok anıt niteliğinde eserleri ile konuklarını hayran bırakan şehir. Araştırmalara göre Bergama, Hitit dilinde yüksek yer, yerleşim üst olarak anlamına geldiği düşünülmektedir. Hitit-Kaşka sınırındaki yeralan Argoma (Suluova) ise aynı dilde yine “sınır yerleşimi/üst bölge ” olarak bilinmektedir. Ayrıca Yunanca (Pergamos) olarak anılmaktadır. O günden günümüze pergamos zamanla Bergama olarak dönüşmüştür.
Şehri Tarihi Gelişimi
Bergama Helenistik dönemde Pergamon Krallığı’nın merkezi olarak tarihte adını duyurdu. Bergama Antik Pergamon kentinin yer aldığı yamaçta kurulmuştur. Pergamon Karanlığından sonra Roma İmparatorluğu döneminde ilginç bir gelişme yaşanmıştır. Bergama M.Ö. 133’te Pergamon kentini ve devletini vasiyet yolu ile devralmıştır. Pergamon şehri Roma İmparatorluğunun büyük bir eyalet metropolü olarak Asya eyaletinin diğer metropolleri ile Smyrna- (izmir) Efes şimdiki adıyla Selçuk ile hep rekabet halinde oldu. Ve şehir o kadar büyüdü ki Hekim Galen’in söylediğine göre Pergamon metrapolü nüfusu M.Ö.2. yüzyılda 120 bine kadar ulaştığını belirtiyor. Roma İmparatorluğu’nun tarihe karışması ile birlikte Bizans imparatoru I. Manuil döneminde Pergamon yeniden onarılır. Sehir adeta yeniden kurulur. 1302’de Bizanslılar şehirde ilk hakimiyeti kaybeder artık Pergamon da Türk izleri görülmeye başlanır. Bir dönem Karesioğulları’nın idaresinde kalır. Ünlü seyyah İbn Batuta 1333’te şehre gelir. İbn Battuta Pergamonun kötü harap bir şehir olduğunu, fakat son derece sağlam kalesinin olduğunu kalem almıştır. Bergama Karesioğlu Emiri Yahşi Han’ın ölümünden sonra Bergama Osmanlı Devleti hakimiyetine geçmiştir.
UNESCO
Uzun çabalar ve uğraşlar sonunda Bergama 22.06.2014 tarihinde Katar’ın başkenti olan Doha’da düzenlenen toplantıda UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi. Daha önce Türkiye’nin, 2011’de geçici listeye kabul edilmişti. Asıl Bergama diğer adayı olan “Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı” dosyasıyla asıl listeye girdi. Böylelikle zenginlikler koruma altına alınmış oldu. Bergama UNESCO Dünya Mirası’na giren 999. miras olarak kayıtlara geçti.
İklim
Tipik Akdeniz iklimi görülür. Yaz ayları oldukça sıcak ve kurak geçer , kış aylarında ise ılık ve yağışlı geçer. Kışlar ılık fakat geçer arada sert rüzgarı ile meşhurdur.
Bergama da Ekonomik faaliyetler
Bergama verimli ovaları ile dikkat çeker şehirde tipik Akdeniz iklimi görülmektedir. Yazlar oldukça sıcak ve nemli, kışları ise ılık ve yağışlıdır, bunun sonucu olarak tarımsal faaliyetler Bergama’da önemli geçim kaynağıdır. Bergama ekonomisi genel olarak tarım ağırlıklıdır. Verim bakımından oldukça yüksek olan Bakırçay Ovası’nda tütün, pamuk, zeytin ve üzüm yetiştirilir. Bunun yanında Kozak Yaylası’nda ekonomik getirisi bir hayli yüksek olan çam fıstığı(künar) önemli bir ekonomik kaynaktır. Ayrıca yayla ve dağlarında arıcılık yaygındır. Bergama’da halıcılık ve kilim dokumacılığı önemlidir. Diğer ekonomik kol ise turizimdir.
Bergama Nerede?
Bergama, İzmir’in kuzeyinde yer alıyor. Türkiye’nin en verimli Ovalarında biri olan Bakırçay Havzası’nda yer alır. Bergama Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biridir. Alan olarak Bergama’ya 1.544 km2’dir. İlçenin güneyinde Aliağa, doğusunda Kınık ve Manisa’nın Soma ilçesi, kuzeyinde Balıkesir’in ilinin İvrindi, Burhaniye ve Ayvalık ilçeleri, batısında Dikili, güneybatısında Ege Denizi bulunur. İzmir merkeze uzaklığı 103 km’dir.
Bergama’da Ne Yenir?
Bergama’da mutfağı oldukça geniştir. Yemekler Bergama kültürünün önemli bir yer eder. Ege sofrasının çeşitli lezzetlerini burada tadabilirsiniz. Bergama mutfağında özellikle herkesin bildiği Ege de birçok yerde yapılan lezzetlerin başında çığırtma gelir. Bunun yanında zeytinyağlılar, patlıcan közleme yaz aylarının vazgeçilmez favorisidir. Pekte adı nohut bilinmeyen nohut böreği de Bergama’da oldukça tercih edilen yiyeceklerdendir. Bergama’ya geldiyseniz olmazsa olmazı lezzetleri arasında Bergama köftesi yemeli karanfilli leblebi tatmalısınız. Bunların yanında balık köftesi, kabak çiçeği dolması çok tercih edilir. Bergama tulum peyniri oldukça meşhurdur. Subye yumurtası ve tarihi Bergama Arasta çarşıda meşhur karadut suyunu denemelisiniz..
Bergama’da görebileceğiniz yerler Neresi?
Bergama, Antik çağın çok önemli yerleşim birimlerinden yerleri arasındadır. Türkiye`nin ilk arkeoloji müzesi burada kurulmuştur. Bergama Müzesi, en çok bilinen ve birçok ziyaretçi tarafından ziyaret edilen müzeler arasındadır. Bergama denildiği zaman ilk akla gelenler Akropolis, Asklepion, Kızıl Avlu, Kleopatra Güzellik Ilıcası ve Kozak Yaylası daha niceleri… Türk İslam mimarisi İlçe merkezinde bulunan Arap Cami Müftülük Camii, Ulu Camii, Selçuklu Kurşunlu Camisi, Laleli Camii, Selçuklu Kulaksız Camii, Yeni Cami Küplü Hamam, Tabaklar Hamamı, Koca Sinan Mescidi, İncirli Mescit ve Karaosman Sebili önemli tarihi eserleridir. Şimdi hep beraber Bergama’yı gezmeye nedesiniz?
1-Akropol
Akropol, Yunanca bir kelime ve anlamı “yüksek yer ” olarak biliniyor. Tarihi şehirler genel olarak yamaca kurulmuştur. Bu Türk geleneğinde de aynıdır. İşgale uğramamak için ve savunmanın kolay olması önemli nedeni… Pergamon Krallığı “Yukarı Şehri’dir“. Şehrin en uç noktası tepesi olduğu için tapınaklar buraya inşa edilmiştir. Eski Pergomon Krallığında İnancına göre Tanrılara daha yakın olabilmek icin tapınaklar mümkün olduğu kadar yüksek alanlara yapılırdı. Kale Dağı’nın tepesinde bulunan Antik Pergamon Şehri anıtsal mimarisiyle göze çarpar. Helenistik dönem de şehir planlamacılığının iyi örneklerinden biridir. Akropol de çok çeşitli mimari yapılar bulunmaktadır. Burada bulunan başlıca yapılar; Athena Tapınağı, Trajan Tapınağı, Bu dönemin en dik tiyatrosu, kütüphane, Heroon, Zeus Sunağı, Dionysos Tapınağı, agora ve gymnasion yapıları bu dönem mimarisinin en seçkin örneklerindendir. Tarihi kaynaklarda Pergamon’un koruyucusu sayılan Athena adına burada önemli bir yapı tapınak inşa edilmiştir. Bu şehrin en önemli yapısı Athena Tapınağıdır. Yapılan kazılarda bulunan birçok tarihi eser ne yazık ki yurt dışına çıkarıldı. Bu eserlerden bazıları Berlin müzesinde sergilenmektedir. Bu Tapınağın güneyinde bulunan Helenistik dönemde yapılan yaklaşık olarak 10.000 kişilik dünyanın en dik tiyatrosu yer almaktadır.
2-Asklepion Antik Kenti
Tarihi Araştırmalara göre kent bir tanrı adına kurulmuştur. Pergamon akropolünün hemen dışında bulunan, suları ile Ünlü Geyikli Dağı’nın yamaçlarındaki bir alan üzerine kurulmuştur. Asklepion adını Sağlık Tanrısı Asklepios’a yapılmış ve bu antik kentten adını almıştır. Asklepion adıyla bilinen bu tarihi şehir, MÖ IV. yüzyılda kurulmuş önemli bir tedavi merkezidir. Uzun süre etraftaki hastalarda sağlık hizmeti vermiştir. Günümüz modern tıbbın temellerinin atıldığı, aynı zamanda modern eczacılığın merkezi sayılır Asklepion. Antik çağda çok önemli hekimlerinin yetiştirildiği (Galenos) tıp fakültesinde öğrencilerin adına yemin ettikleri Hipokrat,daha adı bilinmeyen tarihi şahsiyetler… Pergomon da insanlar, suların şifalı sulara inanır ve bu sulardan yararlanmaya çalışılırdı. Asklepion Kenti şifalı suları ile ön plana çıkıyor. Kronik sağlık problemlerinin çözümü için bu surlarda ararlardı. Dönemin ünlü hekimleri burada yeni tedavi yöntemleri dener, Hastalıklara çözüm yolları bulurlardı. Başlıca tedavi yöntemleri spa terapileri, çamur banyoları en çok tercih edilen tedavi yöntemleri arasındaydı. Hastalara Telkin ve aromaterapi, ayrıca yine hastaların su sesini dinleyerek uykuya yatırıldıkları bunun için yapılan “uyku odaları” farkli tıbbi yöntemler uygulanırdı.
Asklepion Şölen Avlusu
Antik kentin girişin hemen sağında bir kütüphane yer alır. Kentin solunda ise Zeus tarafından Asklepios’a adanmış bir tapınak bulunuyor. Bu büyük şölen avlusunun dört bir tarafı sütunlu galeriler ile çevrilenmiştir. Ayrıca şehrin kuzeybatısında 3500 kişilik bir tiyatro,sadece bu galerilerden bir tanesidir. En alt katta Pergamon imparatoru için ayrılmış özel bir loca bulunuyor. Bu tiyatroda hastalara tedavi amaçlı dans ve müzik gösterileri yapılırdı. Asklepion’da avlunun güneydoğusunda yer alan mimari yapısı nedeniyle “Yuvarlak yapı” denilen bir tedavi binası vardır. Bu binada küçük sağlık operasyonların yapılırdı. Asklepion’un asil ünü önemli bir şifa merkezine dönüşmesinde kaynak suları büyük etkendir. Bu su günümüzde hala akmaya devam ediyor.
Yılanlı Sütunun Hikayesi
Efsaneye göre, Asklepion’a bir hasta getirilir. Hasta zehirlenmiştir. Asklepion’da hasta için hiçbir tedavi yöntemi sonuç vermez. Hasta artık umutsuzluğa kapılır. Artık sağlık merkezini umutsuz bir şekilde terk etmek icin yola çıkar. Tam bu sırada giriş kapısının yanında iki yılanın bir süt için kavga ettiğine şahit olur. Kavga sonucunda yılanların zehirleri de süte karışır. Ağrılarına dayanmayan hasta, yaşamına son vermek için sütün hepsini içer. Sütü içtikten sonra da oracıkta uyur. Uyandıktan bir süre sonra iyileştiğini görür. Bu yaşanan olay üzerine Galenos, Sağlık Tanrısı adına bir adak olarak, aynı yerde üzerinde iki yılan kabartmasının olduğu bir sütun diktirir. Bugün hala bu sütun, Asklepion’un girişinde duruyor. Fakat artık küçük bir taş parçası halindedir. Bu yılanlar aynı zamanda günümüz tıbbın sembolü haline gelmiştir. Birbirine sarılmış bu iki yılan figürü bu efsaneye dayandırılır.
Asklepion da Kryptoportikos (Yeraltı Geçidi)
Yeni tıp yönteminde de uygulanan Uyku odalarının tarihi Pergomon’a dayanmaktadır. Bu odalarda tedavi binasını ile birbirine bağlayan bu geçit, yaklaşık 70 metre uzunluğundadır. Bu geçidin üzeri tonozlarla kapalıdır. Hastaların kötü hava şartlarından etkilenmesini engellemek için kapatıldığı bilinmektedir.
3-Kızıl Avlu
Bergama’da bulunan önemli tarihi eserlerden biri Kızıl Avlu’dur. Bu eser, antik yapıt M.S 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu Mısır Medeniyeti etkilenerek inşa edilmiştir. Kızıl Avluolqrqk denmesinin sebebi; dışarıdan bakıldığında tamamen kırmızı tuğlaları kaplı olmasından dolayıdır. Bu anıt yapı Mısır Tanrıları olan İsis ve Serapis adına yapılmıştır. Tapınak Serapion diye de bilinir. Bazı araştırmacılara göre Kızıl Avlu’nun tapınak olarak kullanıldığı zamanlarda yeraltı tanrısı Serapis’in 10 metre yüksekliğinde bir heykeli bulunuyormuş. Bazı ayinlerde tapınağın altında bulunan tünellerden heykelin içine girerek rahip, Serapis’i taklit eder onun söylevini yaparmıs Kızıl Avlu, Roma İmparatorluğu döneminde Hristiyanlığa geçiş ile birlikte tapınak kiliseye dönüştürüldü. Ayrıca Kızıl Avlu Hıristiyanlık kutsal kitabı İncil’de yer alan 7 kiliseden biri olan ve kesin olarak yeri bilinen tek kilise olması ipe meşhurdur.
4- Bergama Müzesi
1927 yılında başlayan Asklepion Antik Kentinde kazılarda ortaya çıkarılan eserlerin sergilenmesi için Bergama Müzesi için çalışmalar başlatılır. Ve Bergama Müzesi 1936 yılında açılır. O günden bugüne hizmet veren Kültür Bakanlığı’na bağlı bir arkeoloji ve etnografya müzesidir. Müzenin açılma serüveni Carl Humman ve Alexander Conze başkanlığında 1878 yılında Bergama’da başlayan arkeolojik kazıların ile birlikte 1900-1913 yıllarında Akropol’de yapılan kazılarda bugünkü Alman Kazı Evi yanında bir depo müzesi inşa edildi. Yapılan bu depo o dönemde Türkiye’de bulunan iki arkeolojik eser deposundan biridir. Bergama Akropolü üzerinde bulunan fakat 1870 yılında Prusya’ya götürüldüğünden dolayı eserin orijinali Berlin’deki müzede sergilenmektedir. Bergama Müzesi’nde sergilenmekte olan ise Bergama Zeus Sunağı’nın sadece bir maketi, Sunak müzenin arkeolojik eserler bölümünde sergilenir. Bergama Müzesi’nde 8643 arkeolojik eser, 1920 adet etnografik eser, 7302 sikke bulunuyor. BERGAMA Müzesindeki Erken Tunç döneminden tutunda Bizans dönemine oradan Selçuklu Osmanlı dönemine ait değişik uygarlıklara ait arkeolojik eserler sergileniyor. Bu eserlerin bir çoğu Bergama ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılar tarafından çıkmıştır.
5-Eski Bergama Evleri
Yerleşimin oldukça eski dönemlere uzandığı Bergama’nın hemen hemen her sokağında, tarihi Bergama evlerine rastlamak mümkündür. Bergama birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bergama’nın özellikle doğu ve kuzey tarafları değişik mimari eserleri bulunmaktadır. Taş ve ahşap evlerin ağırlıkta olduğu evlerdir. Bergama tarihine önemli ölçüde ışık tutan eski Bergama evleri görenleri zamanda yolculuk yaptırıyor. Bergama sokaklarında dolaşırken tarihi havayı koklayacaksınız. Bu tarihi hava sizi oldukça rahatlacaktır. İlçenin tarihi camilerinden biri olan Yeni Cami’nin yakınlarındaki Bergama’nın tarihi yapısı Bergama Evi de ilçede gezilecek önemli yerler arasındadır.
6-Bergama Kapalı Çarşı
Bergama Kapalı Çarşı, Barbaros Mahallesi’nde yer alıyor. İlçe merkezine yaklaşık olarak bir km mesafededir. Çarşıya Ulaşıma için İsmet İnönü Caddesi takip etmelisiniz. Kolay konumu sayesinde, yürüyerek veya taksi ile ulaşım rahat ve kolaydır. Tarihi Bergama Arasta Çarşısı bünyesinde yer alır. Kapalı Çarşı, bir zamanlar Çarşı sebze ve et hali olarak hizmet vermiştir. Şimdilerde genel olarak hediyelik ve elektronik eşya dükkanlarının bulunduğu bir çarşıdır.
7-Arasta
Arasta eskiden çarşılarda aynı tür iş yapan esnafın bulunduğu bölüme verilen üstü örtülü çarşı olarak biliniyormuş. Arasta Osmanlı’dan kalma bir tarihi çarşı, tarihi 14.yüzyıla kadar dayanır. Bergama Arasta, aynı zamanda ilçenin merkez çarşılarından biridir. Arastaya İlçe merkezinden yürüyerek kısa sürede d ulaşabilirsiniz. Arasta içinde çeşitli dükkanlar bulunuyor. Çarşıda ayakkabıcılar, saraçlar, terziler, sepetçiler gibi toplamda 6-7 farklı dükkanlar bulunuyor. Arastanın girişinde, büyük ve tarihi bir çınar ağacı bulunuyor. Bu çınar ağacı Arasta gibi tarihi özelliği bulunuyor.Çınar ağacının bitişiğindeki çay bahçesinde burada çay veya bir Türk kahvesi içebilirsiniz. Tarihi çarşıda Bir kitapçı bulunuyor. Kitap alabilirsiniz.
8-Kale Mahallesi
Bergama, dar ara sokaklarında kalan tarih evleri ile son derece etkileyici bir iklime sahiptir. Eski Rum Evleri ve taş evlerin oluşturduğu muazzam yapılar… Kale Mahallesi’nin dar tarihi sokakları, canlı yaşayan tarih adeta canlı bir ruha sahip… Mahallenin meydanında eskiden domuz satıldığı için Domuz Meydanı olarak adlandırılır. Tarihi Kale Mahallesi Bakırçay Ovası ile Selinos Çayı’nın üzerinde kurulmuştur.
8-Kleopatra Güzellik Ilıcası
Kleopatra Güzellik Ilıcası Bergama’da Bahçelievler mevkiinde yer alıyor. Kleopatra Güzellik Ilıcası, sıcak su termal özelliği ile tedavi olanağı sunuyor. Bu ılıca bir termal turizm merkezidir.Tarihi bir geçmişi bulunuyor ılıcanın. Şifa dağıtan termal suları ile Bergama’ya gelen konuklarını hem dinlendiriyor, hem de şifa dağıtıyor. Ilıcanın tarihi M.Ö 1. yüzyıla kadar dayanıyor. Şimdilerde Ilıca termal bir tesis olarak hizmet vermeye devam ediyor. Ilıcayı ilginç kılan ise hikayesi, efsaneye göre güzellik ılıcası, tarihteki ünlü Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın burada yıkanarak güzelliğine kavuştuğu rivayet edilir. Bu efsaneye merak eden yüzlerce yerli yanı sıra ve yabancı turisti ağırlamaktadır.
9-Paşa Ilıcası
Bergama birçok doğal güzelliği ile de ziyaretçilerini ağırlıyor. Kaplıcaları ile meşhur olan Bergama, Paşa Ilıcası görülmeye değer önemli bir dinlenme merkezidir. Kaplıca Paşa Köyü’nde bulunmaktadır. İlçe merkezine yaklaşık olarak 15-20 km uzaklıkta bulunuyor. ılıca, uzun bir zamandır bir tedavi merkezidir. Ilıcanın çevresinde tarihi 2.yüzyıla kadar dayanan bir Roma hamamı bulunuyor. Ilıcanın suları cilt hastalıklarına, romatizmaya metabolik rahatsızlıklara ve kadın hastalıklarına iyi geldiği düşünülüyor.
10-Kozak Yaylası
Bergama’ya yaklaşık olarak 30 ile 35 dakika mesafede bulunuyor. Kozak Yaylası doğa ile buluşmak, bol oksijen solumak için iyi bir tercih.. Temiz havada vakit geçirmek piknik yapmak veya burada bulunan kafe de vakit geçirmek isteyen konuklar için harika bir dinlenme noktası… Kozak Yaylası dinlenmek için özellikle yaz aylarında harika bir tercih olacaktır. Bergama’nın sıcak havasından bunalanlar soluğu Kozak yaylasında alıyor. Rakımı yüksek olan yayla oldukça serin. Bunun yanında yol kenarında buz gibi kaynak suları sizleri serinletecek. Kozak Yaylası Bergama ile Balıkesir’in Ayvalık ilçe arasında bulunan yayla, yoğun olarak çam ağaçlarının bulunduğu büyük bir yeşil sahadır. Kozak Yaylası Madra Dağı’nda yer alıyor. Yaylanın İçinde köyler bulunuyor
Köylerin geçim kaynağı büyük çoğunlukla arıcılık, mantar çam fıstığı ile sağlanır.