Tarihi Başkent Bursa Gezi Rehberi

Bursa Gezi Rehberi

Bursa, MÖ IV. yüzyılda Bursa’da Bitinya Devleti  kuruluna kadar bölgede bir devletin varlığı yoktu. Çünkü devlet özelliği göstermeyen çeşitli küçük koloniler yer alıyordu. Bursa koloni şeklindeki uygarlıkların egemenliğindeydi. Ünlü tarihçi Herodot’un anlattığına göre, tarihte Bursa’nın çevresinde  var olan tek şehir, MÖ 12. yüzyılda kurulmuş olan Gemlik’tir (Cius’tur). İkinci kent olan  Mudanya (Apamea) şehrinin  ise MÖ 10. yüzyılda kurulduğu belirtiliyor. Bursa’da daha sonra Bitinya Krallığı kurulur. Krallığın zayıflamasıyla birlikte önce Lidya Devleti, daha sonra Persler egemen oldu. Sonuç olarak Roma İmparatorluğu krallığı kendine bağlayarak Bursa’yı ele geçirmiştir. Roma İmparatorluğu’nun yıkılması ile birlikte Bursa, Bizans egemenliğinde uzun süre kalmıştır. Osman Bey’in vasiyeti üzerine, Orhan Bey Bursa’yı alarak şehirde Türk tarihini başlatmıştır. Bursa aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin ikinci başkentidir.

Neden Bursaya Gelmeliyim?

1335 yılında Osmanlı’ya  başkentlik yapan  Bursa, zengin tarihi ve muhteşem doğası ile  ziyaretçilerini karşılıyor. Ülkemizde doğa,  tarih ve kültür gezileri yapmak için cok uygun  bir şehirdir.  Ayrıca Bursa  önemli turizim merkezlerinin başında gelir.  Türkiye’nin 4. büyük şehri olan Bursa; Roma, Bizans ve özellikle de Osmanlı döneminden kalan büyüleyici mimari eserleriyle konuklarını tarihi bir yolculuğa çıkartıyor. Zamanda yolculuk ve bu muhteşem atmosferde kaybolmak istiyorsanız Bursa tam size göre bir şehir… Doğal güzellikleri ile de Bursa kendine hayran bırakıyor. Marmara Denizi kıyısındaki temiz plajları ve görülmemiş bakir doğal güzellikleriyle her  açıdan  önemli bir şehir. Türkiye’de konaklama olanaklarının   oldukça geliştiği bir şehirdir. Dünyanın ve Türkiye’nin birçok şehrinden kısa surede uçak ile  Bursa’ya  ulaşabilirsiniz.

 Bursa Adı Nereden Geliyor?

 Bursa Adının nereden geldiği hakkında tam bir kaynak yok elimizde, adının nereden geldiği hakkında bazı rivayetler var. Trakya’dan üzerinden gelen  Bitinya Kralı I. Prusias  Kartaca Kralı Hannibalın desteğini alarak  Hisar Bölgesine bir kale Kent kurdurur. Kralın ismine dayanılarak buraya  Prusa ismi verilmiştir. İsmin buradan geldiği söylenir. Osmanlı Devleti Padişahı I.Orhan’ın Bursa’yı feth etmesiyle  önce Brusa denmiş   daha sonra Bursa olarak ismi zaman içinde dönmüştür. Bursa Orhan Bey’in oğlu olan ve  İlk şehit padişah I. Murad’ın vefatından  sonra ise şehir Hüdavendigar Vilayeti olarak da söylenmeye başlanmıştır. Başka  bir rivayete göre  ise; Bursa’nın ismi hisar manasına gelen  “Pura” ve  kent anlamındaki “issa” sözcüklerinden geliyor. Bursa’ya adını  verdiği söylenilen  Kralı Prousias,Proasalı yani Kale Kentli manasına gelmektedir.  Bursa’nın adının Kral isminden geldiğini söyleyen kaynaklarda mevcuttur.

Bursa Ekonomisi Neye Dayanır?

 Bursa, Türkiye’nin ekonomik faaliyet bakımdan en gelişmiş beşinci sırada olan ilidir. Bursa’nın geçim kaynakları  genel olarak  tarıma dayalı sanayi, otomotiv sanayi ticâret ve turizme dayanır. Ülkemizde bazı meyve ve sebze yetiştiriciliğinde Bursa birinci sırada gelir. Sanayi bakımından da Bursa Türkiye’nin önemli merkezleri  merkezlerinden biridir. Özellikle otomotiv saniyesinde, bunun yanında Tarıma dayalı farklı sektörler de çok önemlidir. Turizm bakımdan azımsanmayacak kadar önemli bir gelire sahiptir. Bursa, kara, hava ve deniz ulaştırması bakımından kolay bir ağa sahiptir.  Özellikle komşusu olan İstanbul’dan biraz uzaklaşmak isteyenler soluğu Bursa’da  alıyor. Yine İzmir’e Ankara’ya işlek bir  karayolu ile bağlıdır. Gemlik, Mudanya İznik yurticinden gelen misafirlerin en fazla tercih ettiği yerler arasında

Bursa’nın iklimi

  Bursa’da genel hakim iklim Akdeniz iklimidir. Fakat genel itibari ile ılıman bir iklim yayılış sahasına sahiptir. Buna rağmen iklim Bursa’nın bazı  yerlerinde değişiklik arz etmektedir. Kuzeyde Marmara Denizi,  iklimi  yumuşatırken    Uludağ’a yakın yerlerde ise sert iklim yer yer karasal dönen bir iklim  görülmektedir.

Bursa Mutfağı

  Bursa mutfağı deyince ilk akla  gelen  kebap ve etli yemekler gelir. Türk mutfağı hatta Türk mutfağını aşan Türk  toplumunda  önemli bir yere sahip olan İskender Kebabı,  Bursa’nın en meşhur yemekleri arasındadır. Ayrıca Kestane şekeri, Kemalpaşa tatlısı da Bursa’da ve ülkemizde ilgi gören önemli  tatlılar arasındadır. Peki, Bursa hangi yemekleri ile meşhur? Bursa’nın yöresel yemekleri:

1-Muradiye çorbası

2- İskender Kebabı

3-İnegöl Köftesi

4-Pideli Köfte

5-Bursa Kebabı

6-Cantık

7-Etli Kereviz

Tatlıları

1-Kemalpaşa Tatlısı

2-Kestane Şekeri

3-Düğün Helvası

4-Süt helvası

Bursa’da Gezilecek Yerler

  Bursa yerli ve yabancı turistler tarafından çokça ziyaret edilen şehirlerimizdendir Eğer sizin de yolunuz Bursa’ya düşerse, gelip görmeniz gereken yerler:

-Uludağ Zirvesi

-Ulu Camii

-Koza Han

-Tophane Saat Kulesi

-Cumalıkızık

-Muradiye Külliyesi

-Gölyazı

-Ağlayan Çınar

 Yukarıda sıraladığımız yerler sadece en meshurlari bunların dışında  o kadar çok gezilecek yer var ki liste uzar gider. Şimdi hep beraber Bursa’yı tanımaya çalışalım.

Bursa Ulu Cami

Bursa Merkezde Osmangazi ilçesinde, Nalbantoğlu Mahallesi Atatürk Caddesi üzerinde bulunuyor.

Ulu Cami 1396-1399 tarihleri arasında Osmanlı Padişahı  Yıldırım Beyazıt Han tarafından yaptırıldı. Yıldırım Beyazıd Han 1396 yılında  haçlılarla yapılan Niğbolu Savaşına girmeden önce savaşın kazanılması durumunda   Bursa’da  20 adet Cami yaptırmaya söz vermiş. Niğbolu zaferi sonrası   elde edilen büyük başarı,  dönemin Evliyalarından aynı zamanda Padişahın damadı olan  Emir Sultan Hazretlerinin tavsiyesi üzerine, kararını değiştirerek 20 kubbeli büyük bir cami yaptırma kararı almıştır. Bursa Ulu Camii Yıldırım Beyazıt Han’ın Niğbolu Savaşını kazanmasından  dolayı Yüce  Mevlaya  şükür nişanesi olarak inşa ettirdiği camidir. Bursa’nın, manevi olarak da bu Cami simgesidir. Bursa’ya gelip de Ulu Camiyi görmemek sizin icin çok büyük kayıp olacaktır. Mutlaka bu sanat harikasını ziyaret edin.

Ulu Caminin Açılışı

1396 yılında yapımına başlanan Ulu Cami’nin yapım aşaması uzun sürer. Bu konuda çeşitli rivayetler de var. Mesela bunlardan bir tanesi Hacivat ve Karagözün cami inşaatında çalıştığıdır. İş yavaşlattığı için padişah tarafından idam ettirilmiş, daha sonra padişah bu kararından dolayı pişman olmuştur. Kesin olarak böyle bir tarihi belge yok elimizde. Osmanlı Devletinde  Cami açılışları genelde cuma günü olurdu. Bu gelenek  Ulu Cami açılışında da bozulmadı. 

Caminin açılışı 1399 yılında Cuma günü yapıldı. Yine önemli geleneklerden  biri de, Osmanlı Devletinde açılış yapılan camilerde okunacak ilk hutbe padişah adına dönemin  ilmi ve manevi büyükleri tarafından yapılırdı. İlk hutbe görevi dönemin en büyük  alimi ve velisi Emir Sultan Hazretlerine verildi.

Oda şehirde manevi boyutu pek bilinmeyen, kendini adeta  saklayan   devrin en büyük maneviyat önderlerinden biri  olan  Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’ni işaret etti. Bunun üzerine hutbe Şeyh Hamid-i Veli okudu.  Manevi sırrını hep saklamış  talebelerini yetiştirmek için  hep  meşgul olmuş, Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri Hutbede Kur’an-ı Kerim’in ilk  suresi olan Fatiha Suresi’nin yedi  farklı işâri tefsirini  yaptı. Bursa halkının  Somuncu Baba olarak bildikleri kişinin aslında büyük bir manevi zat  olduğu ortaya çıktı. Rivayetlere göre somuncu Baba sırrı ortaya çıkınca Bursa’yı terki diyar etmiş. Malatya Darende’ye göç ettiği ve burada dergahını kurmuş ve burada vefat etmiştir.

Genel Özellikleri

 Cami yaklaşık olarak 2215 metrekare alanı kaplıyor.   Ulu Cami, her biri dört kubbeli 5 kısımdan  oluşuyor. Bu kubbeler  eşit büyüklükteki olup 20 kubbesinin ortasındaki kubbe açık olarak yapılmıştır. Bu kubbenin  altında 16  köşeli büyükçe  mermerden  bir şadırvan bulunuyor. Telle örtülü olan   orta kubbede   yağmur damlalarının havuzda toplanması için yapılmış ve içeri giren ışıkla ile  caminin aydınlatması amaçlanmıştır. Şuan  bu kubbe camekânla kaplıdır. Artık yağmur suyu toplama özelliğini kaybetmiştir.

Büyüklük olarak  o kendisinden daha büyük camiler olmasına karşın, kapalı namaz kılma yüz ölçümü bakımından Osmanlı tarihinin en büyük camisidir. Ulu Camii aynı zamanda ilk dönem  (erken Dönem) Osmanlı Devleti Mimarisi, çok kubbeli camileri içinde  en büyük ve en anıtsalı olma özelliğine de elinde bulunduruyor .

Cami aslında ilk olarak Külliye şeklinde düşünülmüş. İçinde cami, medrese, hamam, bedesten, dükkânlar ve meşrutalardan oluşan bir yapı olarak tasarlanmış. Fakat  daha sonraki dönemlerde çeşitli eklemeler yapılmıştır.

Etrafına şadırvanlar, muvakkithâne, muallimhâne, müezzin ve muvakkit yapıldı. Fakat zaman içinde sonradan yapılan bu eklentiler  ortadan kalkmıştır. İnşa edilen hamam işlevini kaybetmiş ve cami, bedesten ve medrese etrafındaki dükkânlar halen işlevini sürdürmüştür.

Kapıları

Ulu Camii’nin üç tane  ana kapısı bulunuyor. Ulu Cami’nin iki  minaresi bulunuyor.Caminin batı yönündeki  minarenin  iki ayrı yol bulunuyor ve  minareye çıkılıyor. Bu minare Ulu Cami’nin inşaatı ile birlikte yapılmıştır. Doğu yönündeki minaresi daha sonra yapılmıştır. Minarenin kaidesinin oturacağı bölümde  Emir Han’ın Hazretleinin ahırları bulunduğu için   Doğu minaresi  cami inşaatı ile birlikte yapılamamıştır. Bu minare Yıldırım Beyazıd Han  oğlu Çelebi Mehmet Han tarafından yaptırılmıştır.  Ulu Cami en büyük hasarı 1855 depremde görmüştür. 17 kubbesi depremde  yazık ki  yıkılmıştır. Cami içinde yer alan şadırvan cami duvarlarındaki  yer alan dev boyutlardaki hüsn-i hat yazıları, Ulu Cami’nin kendine özgüdür.  Ulu Cami’de  21 hattat tarafından yapılmış 45 tane  levha, 87 duvar yazısı yer alıyor.

– Ulu Cami Tüm  yönleriyle bir sanat harikasıdır. Dayanıklı sert bir ağaç olan  ceviz ağacından, çivi ve yapıştırıcı  kullanılmadan geometrik parçalar birbirine geçirilerek yapılan minberi harika  bir şaheserdir.  Ulu Camide Kündekari tekniği ile Antepli Hacı Mehmed bin Abdülaziz ed-Devvaki tarafından yapılan minber, Ulu Cami’nin en özgün ve en güzel eserlerinden biridir. Eser örneği çok az yerde görebilirsiniz. Ulu Cami’nin  duvarlarında bulunan  “Vav harfi” de  dikatti büyük ölçüde çeker. Camideki Vav Harfi tezhip sanatı ile süslenmiş ve ucuna lâle motifi işlenmiştir. “Lalenin” özel bir yeri vardır. Süsleme sanatında Allah’ı (c.c.) simgeler.

Bursa Koza Han

  Bursa’nın her yanı sanki  tarihi bir açık  müze,  ne yana baksanız bir tarihi zenginlik var.  Bunlardan biride Bursa Koza Han, Fatih Sultan Mehmet oğlu  II. Beyazıt Han  tarafından 1492 yılında inşa edilmiştir. Bursa’nın  eski ve en tarihi yerleri arasında gösterilir. Koza Han, yapılma amacı  İstanbul’daki   camiye gelir,  sağlamak için yapılmıştır. 

Yapılma amacı bu olsa da  zamanla Kozan Han  içinde  önemli bir ticaret merkezlerinden haline gelmiştir. Bursa’nın en büyük tucaret merkezi  yapısı  arasında yer alan Koza Han, dönemin  en önemli ticaret yapılarına ev sahipliği yapmıştır. 1500 yıllarda  İtalya’nın ünlü Medici ailesinin Koza handa bir adet dükkanı bulunduğu belirtiliyor. Şimdilerde  Koza Han olarak bilinen han, Osmanlı Devleti zamanında Ceddid-i Evvel, Şimşek Hanı, Beylik Hanı, Cedid-i Amire ve Yeni Kervansaray  isimleride veriliyordu.. Koza Han, tarih boyunca ipek ticareti ile ün kazanmıştır. Burada eskiden  ipekböceği üreticileri, ipek kumaş üreticileri ve ipek kumaş dokumacılar gibi bulunuyordu. Şuan  içinde  ipek kumaş dükkanları, kumaş dükkanları ve el sanatları dükkanları yer alıyor ve alt katında da kafeler bulunuyor.

Tophane Saat Kulesi

 Tophane Saat Kulesi Bursa’nın Tophane semti içerisinde bulunuyor. Bursa Saat Kulesi aslında ilk olarak 1861-1876 yılları arasında Osmanlı Padişahı  Abdülaziz döneminde yangın gözetleme kulesi olarak yapıldığı  bilinmektedir.  Kule nedeni bilinmeyen bir durumdan  dolayı 1900’lü yılların başında  tamamen yıkılmıştır. İlk yapılan kule günümüzdeki görünümüyle aşağı yukarı benzerlik göstermektedir. Kulenin 1904 yılında yapımına tekrar başlandı. Tarihi Tophane Saat Kulesi 1905 Ağustos ayında tamamlandı. O günden beri hizmete açık. Tophane Saat Kulesi kesme taştan yapılmıştır. Kulenin boyu  33 metre yüksekliğindedir. Kulenin  üst kısmına seksen dokuz  basamaklı ahşap merdiven aracılığıyla çıkılıyor. Tophane Saat Kulesi nin en üst katında bütün  cephelerinde sembolik saatler bulunuyor. Saatler artık  çalışmıyor. Kule saati öğrenmenin yanında    yangın icin bir gözetleme noktasıydı. Tophane Saat kulesinin bulunduğu nokta Bursa’yı panoramik olarak görebilen bir noktada bulunmaktadır. Buradan Bursa’yı rahat bir şekilde görebilirsiniz. Harika bir Bursa seyri için Tophane Saat Kulesini mutlaka ziyaret edin.

Uludağ

Uludağ

 Bursa’nın simgesi olmuş bir dağdır. Dağ demek burası için çok basit bir anlatım olur. Bursa için her yönüyle bir doğal mirastır. Buranın eski ismi Derviş Dağıdır. Cumhuriyet Dönemi’nde Dr. Şevki Uludağ tarafından “Uludağ” olarak  değiştirilmiştir.  Bölgenin en önemli dağıdır.  İklimi ve coğrafi konumunu kar sporları için çok  elverişlidir. Burada bulunan  bölge içinde  önemli  olan  ve en  hareketli yerlerden biri olan Beceren Pisti 900 metre uzunluğuna  sahiptir.

Buraya gelen tatilcilerin  en fazla  kullandığı pist Beceren Pistidir. Profesyonel olarak kayak yapanlar içinde   telesiyej ile diğer pistlere ulaşım mümkündür.  Burada toplamda 20 adet  pist vardır. Bölge; zirve, Kuşaklıkaya (Şahinkaya), Tutyeli, Cennet Kaya ve Fatin olmak üzere 5 tepeden meydana gelir. Kayak Merkezi’nin en uzun pisti ise  2750 metre uzunluğundaki Tutyeli pistidir. Türkiye’de kış turizmi deyince  akla ilk olarak   burası gelir. Türkiye ekonomisi için önemli bir kayak merkezidir.   Bursa’nın Beyaz Cenneti, hafta sonu tatil  olanağı sunuyor. Eteklerinde kayak yapmak, kartopu oynamak üşümek ve  sonunda  mangalda sucuk ekmek ve bembeyaz manzaranın keyfini çıkarmak için buraya mutlaka gelmelisiniz.  Bu kış siz de mutlaka buraya gelmelisiniz.

Cumalıkızık Köyü

Cumalıkızık Köyü Osmanlılar’ın Bursa’da ilk yerleştikleri yerlerden biridir. Buradaki evlerin 180 kadarı şimdilerde  aktif olarak  kullanılıyor. Bazı evlerde  ise koruma ve restorasyon çalışmaları hale devam ediyor.  Toplam köyde 270 tane hane  bulunuyor.  Osmanlı Devleti mimari yapısı ve dokusunu günümüze kadar  taşımıştır. Cumalıkızık Köyünün  güneydoğusunda, Uludağ eteklerinde bulunan  Ihlamurcu Mevkii’nde, Bizans Dönemine ait bir kilise kalıntısı 1969 yılında bulunmuştur.

Bursa  yakınlarında kurulan ve Bursa’nın Osmanlı Devleti  için önemi büyük olmuştur. Osmanlı Beyliği, kuruluşundan kısa zaman sonra Bursa’ya   hakim olmuş ve  Bursa başkentlik yapmıştır. Cumalıkızık asıl  vakıf köyü olarak kurulmuştur. Osmanlı’da vakıf malları dokunulmaz; ancak hayır işleri için kullanılırdı. Bu özelliği Cumalıkızık yerleşim dokusuna ve yapı  mimarisine  aynı zamanda  yaşam biçiminde de etkili olmuştur. Uludağ’ın kuzeyindeki dik eteklerde ile vadilerin arasında sıkışıp kalmıştır.  Burada bulunan  köylere  konumu nedeniyle ”kızık” adı verilmiştir. Köylerin birbirlerinden ayırmak için dereye yakın olanlara  Derekızık ismi,  Fidye verene Fidyekızık ve Kızık köylerinden topluca cuma namazı kılmaya gelenler içinde   Cumalıkızık adları verildi. Burası, UNESCO tarafından 2014 Haziran ayında   Bursa’nın Hanlar Bölgesi ve  Sultan Külliyeleri ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesinde girmeye  uygun görülmüştür.

Gölyazı

Gölyazı

 Bursa Gölyazı, Uluabat Gölü üzerinde yer alan sanki  yüzer gibi duran minik bir adacıktır. Ada dediğime bakmayın  incecik bir köprü ile ada ana karaya bağlanmış. Tarihte Gölyazı  Apollon Krallığı‘nın başkentiydi. Apollon Krallığından sonra  Bizans İmparatorluğu en sonunda da Osmanlı Devleti Gölyazıya sahip olmuştur. Her medeniyet  Gölyazı da bir iz bırakmış. Mübadeleye kadar dosluk için de yaşayan  ada sakinleri, sessiz  sakin yaşam özelliğini bir süre sonra yitirecektir.

Bir  Rum balıkçı köyü olan Gölyazı, Rumların yerleşim alanı olarak bilinir. Gölyazı ve Uluabat’ın adı Apollont veya  Apolyot olarak biliniyordu. Birçok yeri  tarih kokan Gölyazı ve çevresindeki yerler,  güzel coğrafya ile birleşince size sadece zamanın tadını çıkarmak kalıyor. Gölyazı Köyü’nü yürüyerek dolaşmak sadece  15 ile 20 dakika sürüyor. Fakat  ada o kadar etkileyici ki gelenler bu adadan kolay kolay  ayrılamıyor. Adanın küçük olması sizi yanıltmasın.  Rumlardan kalma  taş kilise ve  tekne ile ulaşım sağlanarak   diğer komşu adalarındaki tarihi eserler   kalıntıları, sokak direklerinde  yuva kurmuş   leylekler…  Sizi sanki masal diyarında hissettiriyor. Gölyazı  sit alanı ilan edilerek   koruma altına alındı. Giderek popülaritesi artan  Gölyazı, son zamanlarda   Bursa’dan, ve diğer  çevre illerden gelenler için  haftasonu  küçük bir tatil ve eğlence yeri….

Ağlayan Çınar

  1998 yılında yaşı 725 olarak tespit edilmiş ve kayıtlara öyle geçmiştir. Ağlayan Çınar Bursa’nın Gölyazı Mahallesi’ndeki bulunuyor. Bursa’nın ve bölgenin en yaşlı anıt ağaçlarından  biridir. Ağlayan Çınar’ı ilginç kılan hüzünlü bir hikayesi vardır. Aglayan Çınar Gölyazı’da yaşayan Rum kızı olan  Eleni ve  Mehmet’in büyük sevdasından alır ününü. Nüfus mübadelesi  döneminde geçen bu hüzünlü hikaye, aşıkların sevdasından vaz geçmeyerek bu koca çınar  altında can vermeleri ile son bulacaktır. O günden bu güne  çınardan su çıkmaktadır. Bu sebepten dolayı halk arasında Ağlayan Çınar olarak biliniyor. Çınarın gövdesinde büyük  bir kovuk bulunuyor.

Muradiye Külliyesi

  Bursa Muradiye Külliyesi,  Osmanlı Devletinde sultanlar tarafından yaptırılan son Külliye olmuştur. Padişah  II. Murad tarafından 1425-1426 yılları arasında yaptırıldı. Külliye  içerisinde bulunduğu semte adını vermiştir. Külliye icerisinde başlıca yapılar cami, medrese, hamam, darüşşifa ve türbeden gibi sosyal ve dini yapılardan oluşuyor. Daha sonra külliyeye Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid ve Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı Sultanları da    türbeleri de ilave edilmiştir. 1425-26 yılında yaptırılan II. Murad Caminde  zaviyeli plan tipi  camilerin en gösterişsiz ve  en yalın biçimini yansıtır.

Bununla  birlikte   caminin dış cephesi,  iç mekanları süsleme  açısından  oldukça zengin ve gösterişlidir. Dış cephede taş ve tuğla işçiliği son derce ince bir şekilde işlenmiştir. Caminin  iç  mekanlarında ise renkli sırlar, degisik ve çeşitli motiflerle ile  çiniler sanat tarihi açısından,  büyük bir işçilik sergilemiştir. Bursa Muradiye Külliyesi’nin merkezinde, caminin güneybatısında II. Padişah Murad Han’ın türbesi bulunmaktadır. Türbe  kare planlı olup  türbenin, II. Murad’ın kabrinin  olduğu yerin alanın kubbesi açık bırakılmıştır. Buradaki  amaç  yamur sularının  mezara ulaşmasını sağlamaktır. Bazı rivayetler de Padişah  II. Murad Han’ın, şöyle vasiyet ettiği belirtiliyor. Allah’ın rahmeti esenlikleri  ister güneşin ışıkları  yada ayın parlaklığı, isterse cennetin yağmur damlaları veya çiği olsun, kabrimin   doğrudan üzerine yağsın.

Şehzade Mustafa Türbesi

 Bursa’da  Osmanlı hanedan üyelerinin türbelerinin bulunduğu  külliyede 12 tane türbe yer alıyor.  Bursa’nın Osmanlı türbeleri şehri olarak gösterilmesin de bu türbelerin büyük bir önemi vardır.   Fatih Sultan Mehmed’den başlayarak  yüzyılı  aşkın bir sürelik dönemde  ara ara  yaptırılan bu kulliye de Osmanlı aile fertleri: Hüma Hatun  Türbesi, Şehzade Alaaddin Türbesi, Şehzade Ahmed Türbesi, Şehzade Mustafa Türbesi, Şirin Hatun Türbesi, Gülruh Hatun Türbesi, Ebe Hatun (Fatih Sultan Mehmed’in Ebesi) , Şehzade Mahmed Türbesi, Mükrime Hatun Türbesi, Gülşah Hatun Türbesi, Saraylılar (Cariyeler) Türbesi yer alıyor. Hepsinin kabri nur olsun. ALLAH onlara rahmet etsin.

Bursa Çarşıları

Güzelliği, tarihi dokusu ve mimarisi ile büyüleyen Bursa; çarşıları ile gezilecek ve görülecek pek çok farklı alan sunar. Kültürel dokusundan pek bir şey kaybetmemiş olan Bursa çarşıları, hem alışveriş hem de keyifli bir gezinti için idealdir. Farklı dokusu ile büyüleyen çarşıların her biri tarihi ortamını korumakla kalmaz, aynı zamanda zamanında kullanıldığı işlevi ile de hayatını devam ettirir. Bu nedenle de aslında Bursa’nın çarşılarının hem Bursa hem de kültürel etkinlikler bakımından son derece önemli bir yeri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle de tekstil açısından Osmanlı’da son derece önemli bir konuma sahip olan Bursa için çarşı denildiği zaman ilk akla gelen elbette ki tekstil çarşılarıdır ve ticaretin tekstil üzerinden döndüğü bu şehirde çarşıların pek çoğunu tekstil ürünleri ile uğraşırken bulmanız da mümkündür.

İvaz Paşa Çarşısı

İvaz Paşa Çarşısı
İvaz Paşa Çarşısı

15. yüzyılda yani II. Murat döneminde yapımı tamamlanmış olan İvaz Paşa Çarşısı, Sadrazam Hacı İvaz Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yıllar içerisinde Kazzaz, Kazzazhane Çarşısı ve Kökçüler Çarşısı gibi farklı isimleri ile anılmış olan İvaz Paşa Çarşısı; eski ve aynı zamanda önemli çarşılardan biridir. Pirinç Han’ın doğusunda yer alan bu çarşı, Bursa’nın merkezindedir ve diğer pek çok çarşı ile tarihi alana son derece yakın olduğu söylenebilir. Tekstil ticareti için son derece önemli noktalardan biri olan Bursa’nın karakterini yansıtan bu çarşı; ağırlıklı şekilde mobilya ve tekstil ticaretinin de bulunduğu bir çarşıdır. Tekstil ürünlerinin hem kaliteli hem de uygun fiyatlı olduğu bu çarşıda her zevke göre mobilya ve kumaş bulabilmek mümkündür. Ayrıca farklı tekstil ürünlerini bir arada bulabileceğiniz İvaz Paşa Çarşısı içerisindeki tarihi dokuyu görmeniz de bu alanın kültürel etkinliği açısından son derece önemlidir.

Bakırcılar Çarşısı

Ulu Cami ve Kapalı Çarşı’ya son derece yakın konumda yer alan Bakırcılar Çarşısı, Bursa’nın eski çarşılarından biridir. İlk kullanılmaya başlandığı dönemlerde son derece önemli ticaret merkezleri arasında yer almıştır. 1760 ve 1958 yılları arasında çıkan yangınlar sonrasında kendine has görünümünü ve tarihi dokusunu bir miktar da olsa kaybetmiş olan çarşı, orijinal mimarisi göz önüne alınarak restore edilmiştir ve kendine has tarihi – kültürel dokusu da bu şekilde korunmaya çalışılmıştır.

Tekstil ürünlerinin ve gıda ürünlerinin yoğun şekilde satıldığı bu çarşı içerisinde özellikle de hazır giyim ürünleri ile kumaşlar ve havlu benzeri ev tekstil ürünleri yer alır. Ayrıca baharatçılar, aktarlar ve kuruyemişçiler de Bakırcılar Çarşısı’nın vazgeçilmez birer parçasıdır. Osmangazi’de yer alan Bakırcılar Çarşısı çoğunlukla turistler tarafından kapalı çarşı zannedilir ancak burasının asıl adı Bakırcılar Çarşısı’dır ve eski dönemlerde özellikle de bakır ürünler elde üretilip bu alanda satıldığı için bu ismi almış olan Bakırcılar Çarşısı; şimdilerde bakır ürünlerin az olduğu, tekstil ürünlerinin yoğunlukta olduğu bir çarşı haline dönüşmüştür.

Gelinlikçiler Çarşısı

Terzilerin, gelinlikçilerin ve abiye mağazalarının yer aldığı Bursa’daki Gelinlikçiler Çarşısı; farklı pek çok modeldeki gelinliği ve gece elbisesini gözden geçirmeye olanak tanıyan bir yerdir. Abiye elbiselerden gelinliklere ve özel terzilerde moda evlerine kadar pek çok farklı dükkana ev sahipliği yapan bu çarşı, Osmangazi’de yer almaktadır ve aslında Kapalı Çarşı içerisinde olan bu çarşı adını içerisinde yer alan çok sayıdaki gelinlikçi ile kuyumcudan almıştır.

Lüks gelinliklerden şık modellere, sade kesimlerden göz alıcı tasarımlara kadar pek çok farklı modeli bulabileceğiniz bir alan sunan Gelinlikçiler Çarşısı, Bursa’nın göbeğindeki Ulu Cami’nin hemen yakınında yer alır.

Kuyumcular Çarşısı (Bedesten)

Kuyumcular-Carsisi-Bedesten
Kuyumcular-Carsisi-Bedesten

Bedesten ya da Kuyumcular Çarşısı olarak anılan bu çarşıda pek çok farklı kuyumcu ve gelinlikçi yer alır. Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan ve bora ile bankacılığın da köklerini aldığı bu çarşı aslında ülkenin en değerli mallarının alınıp satıldığı bir merkezdir. Kıymetli eşyaların saklandığı ve yüksek miktarlardaki ticaretlerin döndüğü bu çarşı, günümüzde farklı pek çok kuyumcunun yer aldığı bir çarşı olarak kullanılmaktadır.

Osmangazi’de yer alan Kuyumcular Çarşısı, bir diğer adı ile Bedesten olarak bilinir ve Yıldırım Bayezid döneminde para ve değerli eşyaların saklanması görevini Kuyumcular Çarşısı üstlenmiştir. Bu nedenle de aslında tarihi bir geçmişe sahip olan bu yapı, ufak restorasyonlara uğramış olsa da tarihi görünümünü ve dokusunu hala korumaktadır. Ulu Cami, Koza Han ve Pirinç Han’a çok yakında bulunan Kuyumcular Çarşısı, tarihi dokusu ile büyüleyen ve aynı zamanda özelliği ile de kendine hayran bırakan son derece eski çarşılardan biridir.

Sipahi Çarşısı

1420’li yıllarda II. Murat dönemindeyken Dayı Karaca Bey tarafından yaptırılmış olan Sipahi Çarşısı; Bedesten’in yani Kuyumcular Çarşısı’nın kuzeyinde yer almaktadır. Çatısı kurşun ile kaplı olan bu yapı ayrıca tuğla ve küfeki taşı kullanılarak yapılmıştır. Bu nedenle son derece özenle inşa edilmiş kıymetli bir yapıdır. 1958 yılındaki ‘çarşı yangını’ olarak adlandırılan olayda pek çok han ve çarşı yanmıştır. Dolayısıyla Sipahi Çarşısı yanmayan tek çarşı olarak ayakta kalmıştır. Günümüzde ise mobilya çarşısı olarak kullanılmaktadır.

Yorgancılar Çarşısı

Tekstil ürünlerinin yoğunlukta olduğu Yorgancılar Çarşısı, Bedesten’in doğusunda yer alır. Dayı Karaca Bey tarafından seksen altı dükkanlı olacak şekilde yaptırılmıştır. Yorgancılar Çarşısı, 1420 – 1430’lu yıllarda yapımı tamamlanmış olan yapılardan biridir. Tarihi dokusunun yanı sıra kullanım alanı da Bursa’nın karakteristik kültürünü son derece iyi şekilde yansıtır. Dönem içerisinde tekstil ürünlerinin bir çoğu burada üretilmiştir. Aynı zamanda farklı şehirlere gönderildiği ya da ticaretinin elden yapıldığı önemli noktalardan birisidir. Dolayısıyla büyük bir öneme sahiptir. Çarşıların pek çoğunun yandığı yangından en az hasar ile kurtulan çarşı olan Yorgancılar Çarşısı, günümüzde eski tekstil ticareti işlevini hala devam ettirmektedir. Zamanla farklı tekstil ürünlerinin bulunabileceği geniş ürün yelpazesine sahip alanlardan biri haline gelmiştir.

Bursa Müzelerinide gözden Geçirmeyi unutma.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *